Son aylarda yazılı ve görsel basında sürekli olarak Orta Doğu’daki gelişmeler hakkında haberler ve analizler yer alıyor. Şüphesiz, bunda Orta Doğu’da yaşanan önemli gelişmeler ve bölgenin Türkiye’yle yoğun ilişkileri önemli rol oynuyor. Türkiye, bölge ile sıcak siyasal ve ciddi ekonomik ilişki içerisinde bulunan bir ülke konumunda. Bu noktada yaşanan gelişmelere Türkiye’nin kayıtsız kalması beklenemez.
Geride kalan haftalarda başlayan isyan ateşiyle birlikte Orta Doğu yeniden şekil almaya başladı. Mısır, Tunus ve şimdi de Libya… Orta Doğu halkları, ülkelerindeki iktidarlara karşı isyan bayrağını açmış ve ciddi bir savaş vermekte. Şu ana kadar bu savaşı Orta Doğu halkları kazanmış görünüyor, en azından Tunus’ta ve Mısır’da kazanan şimdilik halk oldu.
Orta Doğu’da ciddi bir değişim ve belki de dönüşüm yaşanmakta. Peki, on yıllarca süren ve çok güçlü görülen iktidarlar nasıl oldu da bir anda yerle bir oldu? Orta Doğu, nasıl oluyor da böylesine kısa sürede değişebiliyor, dönüşebiliyor?
Aslında bu sorunların cevaplarını istatisklerden çıkartamak çok zor değil. Mısır’ı ele alırsak; 75.000.000 nüfusuyla Mısır’ın milli geliri Türkiye’nin ancak beşte biri kadar. Mısır’lı bir aile, Türkiye’deki bir ailenin beşte biri gelire sahip ve açıkçası gelecekten de pek umutlu oldukları söylenemez. Değişmeyen bir iktidar, değişmeyen bir gelecek… Daha da önemlisi, baskıcı ve başınabuyruk bir iktidar! Bu durumda insanların, iktidarın zayıf bir anında ayaklanmaya başlamaları çok da süpriz değil. Aynı şey büyük oranda diğer Orta Doğu ülkeleri için de geçerli. İnsanlar geleceklerini değiştirmek için, ilk buldukları şansı değerlendiriyor ve iktidara saldırıyorlar! Halkın gücü, iktidarın gücünü mağlup ediyor, Orta Doğu alevler içinde yeniden şekilleniyor…
Peki, Orta Doğu’da yakılan bu isyan ateşi, yayılır ve birgün Türkiye’yi de içine alır mı?
Elbette hayır, Türkiye’de halkın doğal şartlarda böylesine bir ayaklanma girişiminde bulunması ve iktidarı devirmesi olasılık dahilinde görünmüyor. Türkiye’nin demokrasi geleneği, en azından Orta Doğu ülkelerine kıyasla, çok daha güçlü ve halk, iktidarı demokratik yollarla çok rahat bir şekilde devirebileceğini biliyor. Aslında bu durum Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını Orta Doğu ülkelerindeki iktidarlardan çok daha güçlü kılıyor. Orta Doğu’da yaşananlar, arkasında halkın desteği olan bir iktidarın, arkasında devletin tüm güçleri olan bir iktidardan ne kadar da güçlü olabileceğini gösteriyor. Bunu tüm Orta Doğu halkları görmeli, hatta Türkiye de bunu görmeli… En önemlisi Adalet ve Kalkınma Partisi de bunu görmeli ve kendisine halktan başka dayanak aramamalı…