Türk-Amerikan ilişkilerinin gelişimi ve bu günlere uzanması noktasında önemli bir dönemceci de Truman Doktrini oluşturmaktadır. Elbette bu doktrinin önemini algılamak için öncelikle dönemin şartlarını ortaya koymamız gerekmekte. O dönemde, Türkiye ve Yunanistan; ABD‘nin karşısında önemli bir güç olarak yükselen SSCB ile aynı coğrafyada bulunmakta ve haliyle SSCB‘den belli konularda çekinmekte ve etkilenmekteydiler. ABD Başkanı Harry S. Truman, dönemin şartlarının bir gerekliliği olarak Türkiye ve Yunanistan‘ın SSCB‘ye karşı desteklenmesini ve SSCB‘nin olası eylemlerinden bu iki ülkenin en az şekilde etkilenmesini sağlamak amacıyla Kongre’den çeşitli taleplerde bulunmuştur. Bu talepler özetle söz konusu her iki ülkenin iksitadi ve askeri olarak güçlendirilmesi, bunun için maddi ve askeri malzeme desteğinin sağlanması ve personel yetiştirilmesinden oluşmaktaydı. Kongre, Başkan Truman’ın bu teklifini kabul ederek uygulamış, Türkiye ve Yunanistan‘a toplamda 400.000.000 ABD Doları yardımda bulunmuştur.
Türk dış politikasındaki değişim de en azından iç politikada olduğu kadar ekin olmuştur. Genel anlamda Türkiye yüzünü Batı’ya dönmüş, Batı ve ABD yanlısı politikalar izlemeye başlamıştır. Bunun bir sonucu olarak geleneksel Türk Dış Politikası‘ndan uzaklaşılmış ABD‘nin çıkarları göz önüne alınmış, askeri ve ekonomik anlamda dışa bağımlı bir Tükiye‘nin temelleri de böylelikle atılmıştır. ABD‘yle yapılmaya başlanan ithalat anlaşmaları sonrası ise ekonomi dış ödemeler dengesi açıkları vermeye başlamıştır.
Son Yorumlar