Laiklik Anlayışımızın Yükseldiği Temeller
Connect with us

Makale Analiz

Laiklik Anlayışımızın Yükseldiği Temeller

Yayınlandı

on

Laiklik çok uzunca bir süredir gündemimizde olan bir kavram. Bugüne kadar hemen her yönüyle tartışıldı ve halen de tartışılmaya devam ediyor. Bu tartışmalar sürüp giderken, bir Uluslararası İlişkiler öğrencisi olarak derslerimde de laiklik kavramı ile sıkça karşılaşıyorum. Son olarak Doç. Dr. Göksel İşyar’dan aldığım Türk Dış Politikası dersinde hocamız kısaca laiklik üzerinde durdu ve laiklik anlayışımızın sanılanın aksine Fransa’dan alınmadığını ve Osmanlı’dan bizlere miras kaldığını belirtti.

Laik anlayışımızın Batı’dan değil de Osmanlı’dan alınmış olması, daha öncesinde duyduğum birşey değildi, şaşırdım. Sonrasında hocamız bu saptamasını şöyle açıkladı; “Osmanlı’da da Türkiye’de de dinin devleti değil, devletin dini yönlendirdiğini görmekteyiz.” Bu saptama üzerinde uzunca düşünmek gerektiğini düşünüyorum.

Laik düzenin temellerinin Osmanlı’dan alındığı ve Osmanlının şekli olarak şer’i olabileceği fakat içerik olarak asla şer’i olamayacağı tezi pek çok kişinin ezberlerini bozacağa benziyor. Bu noktada ben bu konuyu burada sonlandırmak da istemiyor, Politik Akademi‘de uzun bir röportaja dönüştürmeyi amaçlıyorum. Bakalım şartlar olgunlaşacak ve Doç. Dr. Göksel İşyar’la konu üzerinde bir röportaj gerçekleştirebilecek miyiz? Bekleyip göreceğiz…

***

Laiklik üzerine tekrar yazmak gibi bir planım yoktu ancak bugün “Türkiye’nin Toplumsal Yapısı” adlı derste konumuz laiklik olunca ister istemez tekrar yazma ihtiyacı duydum. Türkiye’nin önde gelen sosyal bilimcilerinden birisinden aldığımız bu derste laikliği tekrar enine boyuna tartıştma imkanı bulduk.

Öncelikle, laikliği “iktidarın, dinsel normatif değerlere göre hareket etmemesi” olarak tanımladıktan sonra laiklik anlayışımızın kökeni üzerinde durduk. “Laiklik Batı için geçerli birşeydir” tezini eleştirerek, aslında “Osmanlı’nın hiçbir zaman bir din devleti olmadığı” üzerinde değerlendirmeler yaptık. Bu noktada Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın “laikliğin bir öncesi var, laikliği yolda bulmadık” saptamasının çok yerinde olduğunu düşündüm.

Sonrasında ise laiklik anlayışımızın temellerine indik ve bu temellerin aslında Osmanlıda sağlam bir şekilde atıldığını gözlemleme imkanı bulduk. Prof. Dr. Kemal H. Karpat bunu Taraf’ta çok net ortaya koyuyor: “Osmanlıda laiklik olmadan, laikleşme vardı. İlk iki yüzyıl din-devlet ayrımı olmuş karışık bir dönemden sonra 18. yüzyılın sonundan itibaren Osmanlıda yine bir laikleşme başlamıştır.” (Makalenin tamamına ulaşmak için tıklayınız.)

Tüm bunlar göz önüne alınınca, bir takım iddiaların aksine, laikliğin bu topluma empoze edilmediğini, laikliğin temellerinin bu toplumun temellerinden güç aldığını görebiliyoruz. Görünen o ki asıl empoze edilmeye çalışılan laiklik değil, aksine laiklik karşıtlığıdır.

1988'de Adana'da doğdu. Uludağ Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler, Anadolu Üniversitesi'nde Medya ve İletişim öğrenimi gördü. 2011'de Olay TV'de dış haber editörü olarak gazeteciliğe başladı. 2014'te Al Jazeera Turk'e katıldı. Blog, makale ve haber dallarında 6 ödülü bulunuyor. Politik Akademi'nin genel koordinatörlüğünü üstleniyor.

Devamını Oku
Reklam
5 Yorum

1 Yorum

  1. Günay Doğan

    21/10/2009 at 01:26

    Hangi laiklikten bahsediyoruz? Türkiye'de halihazırda bir laiklik anlayışının olduğunu mu düşünüyoruz yoksa? "Türkiye, laik bir ülkedir." denilir her zaman ancak bunun hiç de gerçekçi olmadığını birazcık düşünen herkes anlayabilir.

    Türkiye'nin dinlere karşı "tarafsız" olduğunu söylemek, gülünç bir şeydir. Türkiye laiklik karşıtı bir ülkedir.

    Hala ilk ve ortaöğretim kurumlarında "Din kültürü ve Ahlak Bilgisi" adı altında İslam'ın "sunni" mezhebinin öğretileri, çocuklara aşılanıyorsa, bu ülkede laiklikten bahsedilemez.

    Hala doğarken din hanemize "İslam" yazılıyorsa ve biz karar vermeden "Sen müslüman olacaksın" deniliyorsa, bu ülkede laiklikten bahsedilemez.

    Hala cemevi olmayan alevi köylerine cami yaptırılıyorsa, bu ülkede laiklikten söz edilemez.

    Kısacası; Göksel İşyar, Türkiye'deki laiklik anlayışının Osmanlı'dan kaldığını söyleyerek bu konuda içten içe övüneceğine, "Türkiye'de laiklik anlayışı mevcut mudur?" sorusuna cevap arasaydı, daha elle tutulur temeller üzerine bilgiler vermiş olabilirdi.

    Hayaller aleminde yaşıyoruz, hayaller aleminde…
    Sadece biz öğrenciler değil; öğretmenler de hayaller aleminde…

    Sevgiyle 🙂

  2. Yücel Arslan Çınar

    25/10/2009 at 02:37

    CHP'nin altı okundan birini simgeler: laiklik. ve 2 yılda bir yapılan kamu personel sınavlarının ardından mülahakatlarda sorulardan banko sorulardan birinin cevabıdır. Cumhuriyetin ilkeleri nelerdir? Sayın bakalım…

    O kadar kalıba oturtulmuştu kafamızdaki bilgiler. Elle tutulur. Gözle görülür ve yaşanabilir bir sistem üzerine geçiştiremiyoruz gerçek hayatta. Sıkıntılar yaşıyor toplum. Daha da kötü olan ülke geriye Osmanlı'ya dönüştürülüp dış güçlerçe yıkılmaya çalışırken, biz hala Aptalca "Laikliği" tartışıyoruz.

    Ülkemiz zaten laiklik bu neyin tartışması. Ben anlamış değilim.

    Yav hocam bu mudur? Çağdaş Turkiye,
    Anam babam bu mudur? Aydınlıkçı, medeni, refah seviyesi yükselmiş canım ülke,

    Umudum yok demiyorum. Ama o umudum bu kavram kargaşaları arasında tükeniyor -iliyor. Aynı benim sabrımın tükendiği gibi,

    Yine de halktan ve gençliğimizden umudumu kesmiş değilim.

    Aynı Atatürk'ün Anadolu topraklarından umudumu kesmeyip, Kurtuluş Savaş'ını kazandığı gibi…

    Saygılar. Başarıların devamını diliyorum.

  3. Anonymous

    01/11/2009 at 00:40

    merhaba nietzsche ile ilgili e kitap ararken tesadüfen rasladım blogunuza.yaklaşık 1 saattir yazılarınızı okuyorum.sık kullanılanlarda yerinizi aldınız bile.Şu durumda özelliklede bursada aynı şeyleri düşünebildiğim insanlara rastlamak hoş gerçekten…

  4. Okan Yüksel

    04/11/2009 at 01:28

    Merhaba Günay;

    Laikliğin Batılı anlamda Türkiye'de tam olarak uygulandığını söylemek, elbette, pek mümkün değil. Türkiye'deki laiklik anlayışının Batıdakinden çok daha farklı olduğunu ve hatta Batılı anlamda bir laikliğin var olmadığını görmek için sokağa çıkmak yeterli. Bu noktada saptamalarına katılıyorum, çok doğru ve yerinde saptamaların var.

    Fakat, benim yazımda sözünü ettiğim laiklik anlayışı, "iktidarın, dinsel normatif değerlere göre hareket etmemesi" ile sınırlı. Yani sokaklarda var olan ya da olmayan bir laiklikten bahsetmiyorum. Yönetim erkindeki laiklikten bahsediyorum. Karar alma sürecinde dinsel normatif değerlerin sanılanın aksine aktif rol oynamadıklarını iddia ediyorum.

    Yorumun ve katkın için çok teşekkür ederim. Yazılarını da ilgiyle takip ediyorum. Saygılar, sevgiler..

  5. Okan Yüksel

    04/11/2009 at 01:33

    Merhaba Arslan;

    Öncelikle iyi dileklerin ve sonrasında da katkın için teşekkür ederim.

    Belirttiğin gibi kafamızdaki bilgiler öylesine kalıba oturtulmuş ki, bunları toplumsal hayata yansıtamıyoruz. Bu noktada hemen herşey gibi laiklik de özde değil sözde kalıyor.

    Türkiye'nin ekonomik ve sosyal anlamda çok zor bir süreçten geçtiği ortada ama yine de umutlu olmaktan başka çaremiz yok. En azından senin, benim gibi gençlerin umutlu olmaktan başka çaresi yok.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Copyright © 2022 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır. İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.