Gelişmekte Olan Ülkeler ve Siyasal İstikrarsızlık
Connect with us

3. Dünya

Gelişmekte Olan Ülkeler ve Siyasal İstikrarsızlık

Yayınlandı

on

Gelişmekte olan ülkelerin (Gelişmekte olan ülkeler hakkında detaylı bilgi için: Uluslararası İlişkilerde Üçüncü Dünya başlıklı makaleyi okuyabilirsiniz.) pek çoğunda görmekte olduğumuz bir olgu da siyasal istikrarsızlıklardır. İş bu ülkelerin pek çoğu içsel ve dışsal anlamda siyasal çatışmalar ve istikrarsızlıklar içerisinde debelenmektedir. Bu durum, şüphesiz bu ülkelerin gelişme sürecini olumsuz etkilemektedir.

21. yüzyılda iç politikasında istikrarı sağlayamamış bir ülkede, ekonomik bir gelişmenin beklenmemesi gerekir. İstikrarın sağlanamadığı bir ülkeye sermaye akışı olamayacağı gibi ülke içerisindeki mevcut sermaye de ülke dışına çıkacaktır. Bu durumda gelişmenin önemli bir ayağı olan ekonomik gelişme sağlanamayacak ve bu haldeki “gelişmekte olan ülkeler” daha uzun yıllar bir anlamda gelişememiş ülke demek olan “gelişmekte olan ülke” nitelemesini taşımak durumunda kalacaklardır.

Siyasal istikrarsızlık, gelişmekte olan ülkelerin sadece iç işlerinde görülmemekte, ne yazık ki komşularıyla ilişkilerinde de görülmektedir. Özellikle sınırlar nedeniyle oluşan ihtilaflar, gelişmekte olan ülkeler arasında ciddi gerginliklere ve hatta savaşlara neden olabilmekte. Bu da gelişmekte olan ülkelerin bölgesel ve küresel işbirliği yapmalarının önünde ciddi bir engel olarak durmaktadır. Bölgesel ve küresel anlamda siyasal ve ekonomik işbirliği gerçekleştirememiş bir üçüncü dünyanın gelişmesi de beklenmemelidir.

Gelişmekte olan ülkelerin yaşamakta oldukları bu siyasal istikrarsızlıkların arka planında, koloniyel dönemden kalma anlayışların ve bu dönemde kimi gelişmiş ülkelerce çizilmiş suni sınırların etkisi oldukça fazladır. Emperyalist amaçlarla hareket eden gelişmiş ülkeler, gelişmemiş ülkeler kendi aralarındaki güç mücadelesi ile parçalara ayırmış ve sonrasında parçalanmış bir şekilde uluslararası sahneye çıkan gelişmemiş devletler ciddi bir sürtüşme içerisine girmek durumunda kalmışlardır. Bölgenin ekonomik, kültürel ve etnik özellikleri göz önünde bulundurulmadan çizilen sınırlar; şüphesiz sürtüşmelerin ve savaşların en önemli sebeplerinden bir tanesi ve belki de birincisidir. Hemen Türkiye’nin güney doğusunda yaşanan ve Irak’ın Kuveyt’e girdiği Kuveyt Savaşı bu noktada gösterilebilecek hem tarihi hem de coğrafi yakınlığı olan önemli bir örnektir. Saddam Hüseyin, Kuveyt’in aslında Irak sınırları içerisinde olması gerektiğini vurgulamış ve İngilterenin çizdiği bu sınırın ekonomik ve kültürel değerleri göz önünde bulundurmadığını öne sürmüştür. Saddam Hüseyin’e göre Kuveyt’e Irak ordusunun girmesi, İngiltere’nin yanlışını düzeltmek içindir…

 

Not: Bu maddenin hazırlanmasında Prof. Dr. İbrahim Canbolat’ın “Gelişmekte Olan Ülkeler ve Dış Politika” adlı kitabından yararlanılmıştır.

1988'de Adana'da doğdu. Uludağ Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler, Anadolu Üniversitesi'nde Medya ve İletişim öğrenimi gördü. 2011'de Olay TV'de dış haber editörü olarak gazeteciliğe başladı. 2014'te Al Jazeera Turk'e katıldı. Blog, makale ve haber dallarında 6 ödülü bulunuyor. Politik Akademi'nin genel koordinatörlüğünü üstleniyor.

Devamını Oku
Reklam
1 Yorum

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Copyright © 2022 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır. İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.