ABD ve Avrupa şaşkın… Rusya ve Çin’in direnişi karşısında Şam’a güçleri yetmez, sözleri geçmez oldu. Bu, bir yönden Asya’nın yükselişinin, diğer yönden de ABD ile Avrupa’nın düşüşünün bir göstergesi sayılabilir. Yükselişte olanlar rahat. Ama düşüştekilerin yaşadığı süreç tehlikelerle dolu. Korkuyorlar; egemenliğin ellerinden kayıp gittiğini gördükçe korkuları büyüyor.
Örneğin İngiltere, Falkland Adaları’na hem yeni askeri birlikler yerleştirdi, hem de donanmanın en modern destroyerlerinden birini gönderdi. Ada açıklarında zengin petrol yataklarının keşfiyle birlikte İngiltere şimdi daha da sıkı sarılıyor Güney Atlantik’teki çıkarlarına. Arjantin’le yeni bir savaş söz konusu olabilir mi? Londra onu da göze almış durumda.
Bir başka somut örnek, Kanada Halk Güvenliği Bakanı’nın ülkesinin gizli servisine “işkence yapabilme yetkisi” vermesi. Meğer, Bakan Vic Toews, bu konuda 2010 yılında iki sayfalık yazılı talimat iletmiş Kanadalı ajanlara. Talimat metni, ulusal güvenlik gerekçesiyle açıklanmasa da Toews doğruluyor: “Kanada halkının can ve mal güvenliği söz konusu olduğunda, işkence ile de olsa elde edilen bilgileri nasıl yok sayabilirsiniz?” Demek oluyor ki, Batı uygarlığının örnek ülkelerinden biri olan ve demokrasi denildiğinde mangalda kül bırakmayan Kanada’da, işkenceyi destekleyen bir hükümet var.
Peki, Santorum’u ne yapacağız?
ABD’de Cumhuriyetçi Parti başkan aday adaylarından Rick Santorum siyah karşıtı, göçmen karşıtı, tam bir ırkçı. Ama gelin görün ki, son üç önseçimi açık farkla kazanmayı başardı. Minnesota’da yüzde 45, Missouri’de yüzde 55,2 ve Colorado’da 40,2 oranında oy aldı. Favori aday Mitt Romney ise Minnesota’da yüzde 17’de, Missouri’de 25,3’te ve Colorado’da yüzde 35’te kaldı. Santorum, diğer eyaletlerdeki yoklamalar da böyle giderse, Başkanlık seçimlerinde Obama’nın rakibi olacak. Gerçi, o kadar da şanslı görmüyorlar Santorum’u Washington’da ama ırkçı bir adayın ABD Başkanlığı yarışındaki sürpriz yükselişi de aslında düşüşün bir diğer göstergesi. Çünkü düşüş süreçlerinde, hangi ülke olursa olsun, toplumun da ayarı bozuluyor.
Soğuk Savaş’tan sonra ABD ile Avrupa’nın “fetih” gücü sanki ilk kez Suriye sorununda tökezlemiş görünüyor. Bu çok önemli bir gelişme ve yeni bir durum. Rusya ve Çin, ikisi birlikte, bölgesel müttefiklerinin desteğini de alarak, Asya’nın gücünü ortaya koydular ve Batı dünyasının karşısında eşitliği sağladılar diyebilir miyiz?