Türkiye'nin Dış Politikası Tek Kelimeyle 'Dengesiz'
Connect with us

Medya ve İletişim

Türkiye’nin Dış Politikası Tek Kelimeyle ‘Dengesiz’

Yayınlandı

on

Türk dış politikası en önemli kriz dönemlerinden bir tanesini yaşarken, neler olup bittiğini Hürriyet Gazetesi Dış Haberler Şefi Emre Kızılkaya‘ya sorduk. Kızılkaya, Türk dış politikasının nereden nereye geldiğini ve bu sürecin medyaya yansımalarını anlattı…

Türkiye’nin son on yılda izlediği dış politika ve geldiği noktayı bir cümleyle özetlemenizi istersek ne dersiniz?

Tek cümle değil, tek kelime söyleyeyim: Dengesiz.

Neden “dengesiz”?

Türk dış politikasının geleneksel temeli, dengedir. Bunu bir taraf Atatürk’e, öteki taraf 2. Abdülhamid’e dayandırır. Ama sonuçta ideolojiniz ne olursa olsun bu böyledir. Son dönem Türk dış politikasında dengenin kaybedildiği çok oldu. Suriye politikasındaki âni değişim en çarpıcı örnek.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Beşar Esad’ın gitmesi an meselesi diyordu ancak öngörüler gerçekleşmedi. Türkiye’nin Suriye’de yaptığı hatanın Türkiye’ye faturası ne oldu?

Hataların faturası çok boyutlu. Hatta Esad’ın “Esedleşmesinden” önceki sürece de bakmak lazım. Örneğin Suriye ile vizelerin kaldırılması, Türkiye’nin AB’den vize muafiyeti veya en azından kolaylığı almasını zorlaştıran bir vize rejimi yaratmıştı. O da bir hataydı. “Esed” dönemi için ise fatura çok daha ağır: Siyasi ve diplomatik itibarın aşınması, ticaret başta olmak üzere farklı kalemlerde muazzam bir maddi kayıp, mülteciler sorunu, vb.

Suriye krizinin geleceğini nasıl öngörüyorsunuz? İkinci Cenevre Konferansı’nda bir çözüm umudunuz var mı? 

Bunu Suriye uzmanlarına sormak lazım ama dünyayı takip etmeye çalışan bir gazeteci olarak, en azından 2014’te Suriye krizinin çözülme ihtimalinin çok da yüksek olmadığını söyleyebilirim.

Türkiye’nin İkinci Cenevre Konferansı’ndaki rolü ne olabilir?

Muhalifler askeri alanda dengeyi sağlamadıkça, Cenevre sürecinden sonuç çıkması zor. Ankara’nın mevcut dış politika liderliğiyle Suriye konusunda yeniden söz sahibi olması da oldukça düşük bir ihtimal. Bu iki ihtimalin gerçekleşmesi için “oyun değiştiren” denilen türden sürpriz gelişmelerin olması gerekiyor.

Mısır’la ilişkilerimiz diplomatik anlamda olabilecek en kötü düzeyde. Mısır’la diplomatik ilişkilerin bu noktaya gelmesi Türkiye’nin Orta Doğu politikalarını nasıl etkiler?

Mısır Orta Doğu’nun en önemli 4 ülkesinden biri. Ankara-Kahire ilişkilerinin bu kadar bozulmuş olması iki ülkeye de kaybettirir. Ama kısa ve orta vadede o cephede de olumlu bir gelişme beklememek lazım.

Şam, Tel Aviv ve son olarak da Kahire’den dışlanan; Irak ile sorunlarını da kısa vadede çözemeyeceği anlaşılan Türkiye Orta Doğu’dan tasfiye mi oluyor?

Tasfiye doğru kelime mi bilmiyorum. Aslında Arapça’da “saf” ile aynı kökten geliyor. “Arıtma” demek. Dolayısıyla edilgen bir değişime işaret ediyor. Oysa Türkiye edilgen bir şekilde, “birileri” tarafından tasfiye edilmedi. Kendi etken müdahaleleriyle, hatalarıyla kendisini tecrit etti. Dolayısıyla yine kendi doğru hamleleriyle bölgede zaman da alsa eski kapasitelerine ulaşacaktır. Ama bunun için dengesiz, idealist fantezileri bırakıp, Türk dış politikasının dengeli, gerçekçi özüne dönmek şart.

İran’la P5+1 ülkeleri arasında varılan anlaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu anlaşmanın Orta Doğu ve Türk Dış Politikasına yansımaları nasıl olabilir?

P5+1 ile İran’ın Cenevre anlaşması, aslında bir ön anlaşma. Buna rağmen belki de 2013’ün en önemli diplomatik gelişmesi. Türkiye bu süreçte de (Suriye’deki hataları nedeniyle) kendi kendisini tasfiye etti. Fakat dünya için büyük bir fırsat var. ABD Başkanı Barack Obama’nın İsrail hükümetine İran ve Filistin ile barış için ne kadar baskı yapabileceği ve Tahran’ın sözlerini ne kadar tutacağı büyük önem taşıyor.

Türk Dış Politikası ve Medya

Türkiye’de medyanın dünya gündemini ne kadar takip edebildiğini düşünüyorsunuz? Türkiye, dünyada olup bitenlerden ne kadar haberdar?

Karamsar olmak da mümkün ama ben olmayacağım. Çünkü Türk medyasının tarihi gelişimine bakıldığında, bugün düne kıyasla dünyaya çok daha açık, dünyayı çok daha fazla izleyen bir medyamız ve okurumuz olduğunu görüyoruz.

Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta Doğu coğrafyası adeta baştan sona şekillendirilirken, Türk medyası yaşananları doğru algılayabildi mi? Halka doğru haber ve analizler sunulabildi mi?

Türk medyasının yapısal sorunları malum. Orta Doğu’daki haberler de genelde siyasi oluyor. Bu iki sabit ortadayken, siyasi iktidarın güçlü biçimde taraf olduğu konularda medyanın büyük bir bölümü bağımsız ve tarafsız dış haberciliği unuttu. Yandaş-muhalif ikiliğinin tuzağına düşmeden, bağımsız ve tarafsız habercilik yapmaya gayret eden az sayıdaki gazeteden birinde çalıştığım için şanslıyım.

Orta Doğu’da üç başkent sayamayacak insanlar “Orta Doğu” uzmanı diye gazete ve televizyonlarda baş gösteriyor. Bu durum sinirinizi bozmuyor mu?

Türkiye’de herkes her şeyin uzmanı! Bence isteyen istediğini söylesin, ekranlarda diledikleri titri kullansınlar. Kimin uzman olduğuna, kimin olmadığına izleyiciler kendileri karar veriyor. O zaten konuşunca ortaya çıkıyor. O yüzden bazı uzmanlara sinirim bozulmuyor, kahkahalarla gülüyorum.

Bir klasik medya organında çalışmanıza rağmen blog ve Twitter gibi yeni medya mecralarını da aktif olarak kullanıyorsunuz. Medyanın dönüşümünü nasıl görüyorsunuz? Bir gelecek vizyonunuz var mı?

Dünya küçüldükçe özellikle dış haberlere talep giderek artıyor. Daha bol, daha derin, ama daha kolay tüketilen bir içerik talep ediliyor. Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla bu süreç daha da hızlanıyor. Fakat neredeyse herkesin hâlâ eski kalıplarla düşündüğünü ve gidişatı pek algılayamadığını düşünüyorum. 2006’dan beri İngilizce bir blog yazan, Türkiye’deki ilk 150 Twitter kullanıcısından biri olan bir iletişimci olarak, hem mevcut blog mecrası hem de Twitter’ın, 5 yıl sonrasının medya araçlarına kıyasla çok ilkel kalacağını sanıyorum. Bence çok daha etkileşimli, anlatısal, oyunlaştırılmış, İngilizce “immersive” diye nitelenen bir medya geleceği bizi bekliyor.

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Copyright © 2022 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır. İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.