Gün geçtikçe Suriye’deki iç savaşın bugüne değin gizli kalmış yanları da ortaya çıkıyor.
Örneğin, Esad’ın dayanma gücünü, ayakta kalma başarısını Rusya, İran ve Hizbullah’a borçlu olduğu sanılıyordu. Meğer Suriyeli işadamları da Şam yönetiminin yanında çok etkin olarak yer alıyormuş.
Bu, gerçekte, diğer tüm desteklerden daha değerli ve daha önemli…
Rusya ve İran Esad’ı babalarının hayrına desteklemiyor.
Ama işadamlarının ülkenin dış güçlere karşı savunulmasında yönetime verdikleri destek Suriye’nin kendi öz gücünü ortaya koyuyor.
Bu destek, en somut haliyle de Kuseyr savaşının seyrini değiştirerek kendini gösteriyor.
Batı medyasındaki Kuseyr haberlerinin tümünde kentin iç savaşta stratejik bir role sahip olduğu vurgulanıyor.
Nedeni şu: Ülkenin kuzeyinde Humus’a bağlı Kuseyr, ülkenin tüm enerji nakil hatlarını, en önemli sanayi tesislerini ve en önemli rafinerisini barındıran bölgeyi kontrol altında tutuyor.
Kuseyr muhalefetin elindeyken Suriye ordusu yakıt sıkıntısından cephelerdeki tanklarını kullanamaz duruma düştüğünde Esad’ın imdadına enerji sektöründeki işadamları yetişmiş; şimdi yazılıp çiziliyor.
Bu işadamlarından birinin dünya medyasına aktarılan öyküsü şöyle:
Adı Muhammed Caber… “Beşar biz senin milyonlarca askeriniz” diyecek kadar rejime bağlı bir Suriyeli…
İran ve Irak’tan petrol sağlanıyor ama tankerlere ve boru hatlarına düzenlenen sabotajlar yüzünden çatışma bölgelerine ulaştırılamıyor.
Muhammed Caber bu durumda, petrol tankerlerinden konvoy oluşturarak, silahlı adamlarıyla birlikte ulaşımı güvenlik altına almayı başarıyor.
Ordunun Kuseyr’deki başarısı da böyle geliyor.
Caber cezasız kalmıyor tabii… ABD Hazine Bakanlığı, AB ve Arap Birliği tarafından yasaklı ilan ediliyor. Caber ve kardeşine seyahat yasağı konuluyor.
Suç: Esad’a destek vermek. Bir de terörist gruplara karşı örgütlenen Şahiba’yı desteklemek… (H)
Ne ki Batı’nın Libya’nın arkasından devreye soktuğu Suriye projesi çöktü.
ABD, İngiltere ve Fransa’nın çok güvendiği Suriye muhalefeti paramparça oldu.
Cenevre konferansı toplanacak ama muhalefet kendi içindeki bölünmeyi durduramıyor.
Oysa ABD ve Rusya, siyasi çözüm için çok hızlı hareket ediyorlar artık. Buna ayak uyduracak muhalefet lideri gerek.
Washington’ın Doha toplantısında seçtirdiği Muaz El Hatib tam bir hayalperest çıktı. Onun yerine geçecek bir isimse belirlenemedi.
Yarın Paris’te ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bir kez daha bir araya gelecekler. Görüşmede Suriye iktidarıyla muhalefetini bir araya getirme planını ele alacaklar.
O nedenle, muhalif grupların bir an önce Cenevre’de masaya oturacak bir lider üzerinde anlaşmaya varmaları isteniyor.
Tabii bu göstermelik bir lider olacak.
Yoksa, Esad’ın heyetiyle asıl görüşmeyi Rusya’nın yardımıyla ABD yapacak.
Burada bir parantez açıp AB’nin durumuna bakmak gerek…
AB kısa süre önce, El Kaide ve El Nusra Cephesi’nin de dahil olduğu muhalif grupların kontrolü altındaki petrole ambargoyu kaldırmıştı.
Suriye Merkez Bankası Başkanı Abid Mayaleh bunun üzerine AB’yi sert bir şekilde eleştirmişti. Mayaleh’in eleştirisi şöyleydi:
“Avrupa Birliği nasıl olur da silahlı teröristlere Suriye’den Avrupa’ya petrol ihraç etme hakkı tanır anlayamıyorum. Bu kara para aklamadır. Bu çalıntı paradır, petrol çalıntı maldır.”
Peki, Brüksel şimdi utanmayacak mı, masada Suriye’nin karşısına oturmaya?
Utanmayacak.
Ekonomik kriz AB’de utanma duygusunu da yok etti.
Engin Özpınar
Olay Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Yazarın tüm yazıları için tıklayın. / Yazara E-Posta atamak için tıklayın.