Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de bir mülteci sorunundan söz edilebilir. Gerek coğrafi konumu, gerekse de kültürel yakınlığı nedeniyle Türkiye’ye Yakın Asya ve Orta Doğu ülkelerinden yoğun bir mülteci ve göçmen akını bulunmaktadır. Bu mültecilerin büyük bir bölümü Türkiye üzerinden Avrupa’ya gitmek istemekte, geri kalan kısmı ise hayatlarına Türkiye’de devam etmek arzusu taşımaktadır.
Türkiye Avrupa’ya uzanan bir köprü gibi olması nedeniyle yasadışı göçün yoğun olduğu ülkelerden bir tanesidir. Öyle ki Dışişleri Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de 1995 ila 2012 yılları arasında yakalanan yasadışı göçmen sayısı 900.000’i geçmiştir. Yasadışı göçün ülkemizde “örgütlü şebekelerce” düzenlenmesi de dikkat çekmiştir. Türkiye’de 2010 yılında 32.667, 2011’de 44.415, 2012’de 42.690 yasadışı göçmen yakalanmıştır.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Türkiye Ofisi’nin verilerine göre 2013 Şubat ayı itibariyle Türkiye’de yasal olarak 19.749 mülteci, 13.932 sığınmacı olmak üzere toplam 33.681 mülteci ve sığınmacı bulunmaktadır. Türkiye’ye gelen mülteci ve sığınmacıların uyruklukları dikkate alınırsa 13.365 kişiyle Irak birinci, 8.855 kişiyle Afganistan ikinci, 6.730 kişiyle İran üçüncü ve 2.643 kişiyle Somali dördüncü sırada yer almaktadır. Bunların dışındaki ülkelerden Türkiye’ye gelen toplam mülteci ve sığınmacı sayısı ise 2.088’dir.[1]
Türkiye’deki mülteci ve sığınmacılar sayılırken ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen Suriyeliler bu hesaba dâhil edilmemektedir. Çünkü ülkelerindeki iç savaştan kaçan Suriyeliler Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin tanıdığı geçici koruma hakkıyla Türkiye’de ikamet etmektedirler ve mülteci ya da sığınmacı sıfatı taşımamaktadırlar.
Türkiye’deki 32 bin mülteci ve sığınmacının yarıya yakınını kadınlar oluştururken bunların da önemli bir kısmı 0-17 yaş arasındaki çocuklardır.
31.01.2013 İtibariyle Türkiye’deki Mülteci ve Sığınmacıların
Yaş, Cinsiyet ve Geldikleri Ülkelere Göre Dağılımı
|
Yaş |
0-4 |
5-11 |
12-17 |
18-59 |
60 ve Üstü |
TOPLAM |
Ülke / Cinsiyet |
K |
E |
K |
E |
K |
E |
K |
E |
K |
E |
|
Irak |
569 |
645 |
924 |
1.024 |
652 |
807 |
3.264 |
4.498 |
282 |
317 |
12.982 |
Afganistan |
360 |
366 |
689 |
829 |
616 |
1.123 |
1.901 |
2.545 |
59 |
86 |
8.574 |
İran |
156 |
152 |
237 |
304 |
207 |
276 |
2.083 |
3.063 |
100 |
105 |
6.683 |
Somali |
71 |
93 |
150 |
152 |
159 |
194 |
595 |
616 |
14 |
5 |
2.049 |
Diğerleri |
124 |
160 |
142 |
159 |
111 |
152 |
701 |
1.040 |
17 |
12 |
2.618 |
TOPLAM K/E |
1.280 |
1.416 |
2.142 |
2.468 |
1.745 |
2.552 |
8.544 |
11.762 |
472 |
525 |
|
TOPLAM |
2.696 |
4.610 |
4.297 |
20.306 |
997 |
32.906 |
Türkiye, Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi’ne ve 1967 Protokolü’ne taraftır. Türkiye Sözleşmeyi 24 Ağustos 1951 tarihinde imzalamış ve 29 Ağustos 1961 tarihinde ihtirazi kayıtla onaylamıştır. 359 Sayılı Onay Kanunu 5 Eylül 1961 gün ve 10898 Sayılı Resmi Gazete’de “Bu sözleşmenin hiçbir hükmü, mülteciye Türkiye’de Türk uyruklu kimselerin haklarından fazlasını sağladığı şeklinde yorumlanamaz” şeklindeki ihtirazi kayıtla yayınlanmıştır.
Türkiye, Birleşmiş Milletler Sınıraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi ve Göçmen Kaçakçılığı ile İnsan Ticareti’ne ilişkin ek protokollerini de 2000 yılında imzalamıştır. Bu Sözleşme ve ekleri 18 Mart 2003 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylanmıştır. Birleşmiş Milletler Sınıraşan Örgütlü Suçlarla Mücadele Sözleşmesi’nin Eki “Göçmen Kaçakçılığı Protokolü’ne” uyum çerçevesinde de çok sayıda yasal önlem alınmıştır. Türkiye yasadışı göçle mücadele için uluslararsı işbirliğini de geliştirmeyi amaçlamıştır. Bu çerçevede Geri Kabul Anlaşmaları imzalanmıştır. Bu anlaşmalar ülkeleri yasadışı göçe karşı önlem almaya teşvik eden, yasadışı göçmenlerin insan onuruna yakışır şekilde ülkelerine gönderilmelerini sağlayan etkin bir araçtır. Türkiye yasadışı göçle mücadele çerçevesinde, kaynak ülkelerle Geri Kabul Anlaşmaları yapılmasına önem atfetmektedir; bugüne kadar, Bosna-Hersek (2012), Kırgızistan (2003), Moldova (2012), Nijerya (2011), Pakistan (2010), Romanya (2004), Rusya Federasyonu (2011), Suriye (2001), Ukrayna (2005), Yemen (2011) Yunanistan (2001) ile geri kabul düzenlemeleri imzalamıştır.[2]
Özellikle yakın tarihte ülkelerindeki iç karışıklıklardan kaçan Iraklılara ve Suriyelilere kucak açan Türkiye’nin mülteci hakları konusunda sicilinin göreli olarak oldukça iyi olduğunu söylenebilir.
Komşu ülkelerden gelen yabancılara ev sahipliği konusunda oldukça başarılı olan Türkiye’de sorunlar da yok değildir. Günümüzde hem hukuk hiyerarşimizde konuya biçmiş olduğumuz dar mevzuat, hem kolluktaki uygulamacılarda görülen konuya ilişkin bilgisizlik ve “yabancıya” dair tahammülsüzlük, toplum olarak konuya kör ve sağır oluşumuz nedeniyle mülteci ve sığınmacılar gündemde yeteri kadar yer bulamıyorlar. Çok ciddi sayılabilecek rakamlara ulaşan bir nüfus hareketi Türkiye’de bu sorunu sıcak bir şekilde yaşarken ve Türkiye’de özellikle bazı illerde bu sorun sadece dar çerçevede bazı ilgilileri “uğraştırırken” konu Türkiye kamuoyunun gündeminde yeteri kadar taşınamamaktadır.[3]
[3] PALABIYIK, Adem ve Yunus Koç, Zorunlu Göç ve Fakirliğin Diğer Adı: Mülteciliğin Dünya’da ve Türkiye’deki Gelişimi (2004 – 2007), http://eecon.info/papers/314.pdf (12.04.2013)
Emre Uğur
28/06/2013 at 17:19
Mültecilerin Türkiye’ye iltica etmesinin farklı nedenleri vardır.Birincisi ekonomik güvence kazanmak istemeleri,tali sebebler ise güvenlik ve başlıca değer hususlardır.Ancak burada dikkat edilmesi gerekenlerin başında terör amaçlı ülkeye giriş imkanı bulan terörist grublardır.Bunların çoğunluğunu Ortadoğu kökenli insanlar oluşturuyor.Meseleye bu perspektiften bakmak gerekir.Türkiye yıllardır kardeşlik martavallarıyla arkasından hançerlenmiştir.Ve bunu da ne yazık ki aynı dine inandığımız ülkeler yapmıştır.