Jacques Derrida ve Yapısökümü
Connect with us

Makale Analiz

Jacques Derrida ve Yapısökümü

Derrida çok yönlü bir insan olarak dikkat çekti. Örneğin, 1940’lı yıllarda lisedeyken çeşitli spor dallarıyla yakından ilgilendiği, asıl hayalinin bir futbolcu olmak olduğundan sıklıkla söz edilmekte. Evet, Derrida bir filozoftu ancak bu onu günlük hayatın içerisinden koparmadı.

Yayınlandı

on

Jacques Derrida, bir Fransız sömürgesi olan Cezayir’de 1930 yılında seferad Yahudisi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Cezayirli Müslümanlardan farklı olarak Fransa vatandaşlığına giren Derrida 22 yaşında Fransa’ya taşındı ve Ecole Normale Superieur’de felsefe eğitimine başladı.

Derrida çok yönlü bir insan olarak dikkat çekti. Örneğin, 1940’lı yıllarda lisedeyken çeşitli spor dallarıyla yakından ilgilendiği, asıl hayalinin bir futbolcu olmak olduğundan sıklıkla söz edilmekte. Evet, Derrida bir filozoftu ancak bu onu günlük hayatın içerisinden koparmadı. Derrida, bir filozof olduğu kadar bir aktivistti de. Dünyadaki sosyal ve politik gelişmeleri yakından takip etti. Fransa’da göçmen hakları için (özellikle Cezayirli göçmenler), Güney Afrika’daki ırkçılığa karşı ve Çekoslovakya’daki rejim muhaliflerini desteklemek için gösteriler örgütledi. [1]

Derrida yapısökümcü yaklaşımın taslağını oluşturduğu söylenebilecek üç kitap yayınlayarak dikkat çekti. 1973’te Dil Yetisi ve Fenomen (Speech and Phenomena),  1978’de Yazı ve Fark (Writing and Difference) ve 1998’de Grammatoloji Üzerine (Of Grammotology) adlı eserleri büyük dikkat çekti.

Derrida’yı post-modernizm ve post-yapısalcılıkla ilgili kılan nokta onun “yapısökümü” alanına getirdiği bakış açıları olmuştur. Özellikle post-yapısalcı yaklaşımların çok kullandığı bir kavram olan yapısökümü, özellikle Derrida’nın çalışmalarında geniş biçimde ele alınmıştır.

Derrida ve yapısökümünü anlamak için onun Logo-Merkezciliğe getirdiği eleştirileri görmek gerekmektedir. Logo merkezcilik, esas olarak Batı düşüncesine dayanan çağdaş düşüncede kalıplaşmış bir düşünce biçimi olup, daha ziyade içeri/dışarı, erkek/kadın, hatırlamak/unutmak, mevcut/yok gibi dikotomiler[2] üzerinde yürütülmektedir. Bu dikotomilerin her biri diğerinin zıttı anlamına gelmektedir. Aslında her bir ayrım kendi içinde birincinin ikinciye üstün görüldüğü bir hiyerarşiyi simgelemektedir. Örneğin;

  1. 1.      Sıra (İyi)
  1. 2. Sıra (Kötü)

Dost

Düşman

Varlık

Yokluk

Hayır

Şer

Rasyonalist

İrrasyonalist

Kimlik

Farklılık

Konuşmak

Yazmak

Derrida’ya göre birinci sıradaki (iyi) ve öncelikli olan kavram diğeri olmadan ele alınamaz. Çünkü birinci kavram ikinciyle anlam kazanmaktadır. Daha doğrusu ikinci kavram birinciye varlık kazandırmaktadır. Örneğin, «hatırlamak» kavramı ancak «unutmak» varsa bir anlam ifade eder. Ya da Dünya’da zenginlik ancak fakirlik varsa mümkün olabilir. Yani, Derrida’ya göre her bir dikotomideki kavramın biri diğerinden bağımsız değildir.

Derrida’ya göre bizler dünyayı bu tür dikotomilerin penceresinden okumaktayız. Oysa Derrida, bu dikotomiler ve yapıların belirledikleri şeylerin temelsiz ve tek başlarına bir anlama sahip olmaktan ziyade ancak zıtlarıyla bir anlama sahip olabilecekleri görüşündedir. Bu nedenle yapısökümsel bir yaklaşım, ihmal edileni ve dışlananı analize dahil etmeyi gerektirmektedir.

Derrida, dikotomileri okurken oluşan hiyerarşiyi ters yüz etmekte, böylelikle metni daha geniş bir çerçevede okumaktadır. Derrida’ya göre dikotomiler hiyerarşiyi tersine çevirmek de yeterli değil. Örneğin bir hakim anlayış erkeklik karakterinin (masculity) kadınlığa (feminity) ait karakterlere tercih edilmesidir. Burada kadınlık ve erkekliği yer değiştirmek sadece kadınlık karakterinin üstün olduğu bir başka hiyerarşi yaratmaktır. Derrida bunu da yeterli görmemektedir. Esas önemli olan bu ikisinin tek başına bir anlamı olmadığını göstermektir. Yapılması gereken metni önyargılardan uzak olarak ve hiyerarşilerden ve birinciyi ikinciye üstün gören dikotomilerden etkilenmeden ele almaktır.[3]

Yapısökümü, logosentrik düşüncenin temellerinin sağlam olmadığını göstermeye çalışır. Logosentrik düşünceye göre, bilgi ve doğru ulaşılabilir bir şey olup, farklı mantık yürütmelerle ve analizlerle varılabilir. Oysa ki yapısökümcü yaklaşım bu düşünce tarzının sorunlu olduğunu göstermeye çalışmakta ve tam bilginin imkansızlığını kanıtlamak istemektedir. Bu noktada ortaya çıkan moderniteye eleştiri, post-modernizm ve post-yapısalcılığı beslemektedir.

Not: Post-Modernizm konsundaki bu yazı bir “Giriş” niteliğindedir. Bütün bir çalışmanın sadece bir parçası olan bu bölümün dışındaki bölümlere ulaşmak için “post-modenizm” etiketine tıklayabilirsiniz.

 

 


[1] Akdoğan, Vefa, Jacques Derrida Ve Postyapısalcı Yapı Söküm Politikası, http://www.toplumvesiyaset.com/uploads/dokuman/a012edd8a380b783.DOC

[2] Dikotomiler: Birbirinin zıttı olan ancak biri olmadan diğerinin anlam ifade etmeyeceği şeyleri anlatan sosyal ve siyasal bilim terimi.

[3] Arı, Tayyar, Uluslararası İlişkiler Teorileri: Çatışma, Hegemonya, İşbirliği, Bursa: MKM Yayınları, 2013, Syf 488

1988'de Adana'da doğdu. Uludağ Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler, Anadolu Üniversitesi'nde Medya ve İletişim öğrenimi gördü. 2011'de Olay TV'de dış haber editörü olarak gazeteciliğe başladı. 2014'te Al Jazeera Turk'e katıldı. Blog, makale ve haber dallarında 6 ödülü bulunuyor. Politik Akademi'nin genel koordinatörlüğünü üstleniyor.

Devamını Oku
Reklam
1 Yorum

1 Yorum

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Copyright © 2022 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır. İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.