Avrupa’da finansal sektör ve hizmet sektörü işsizliğe çare olamadı bugüne kadar. Kriz de aşılamadı bir türlü…
Genç nüfusta iş bulamayanların oranı yükseldikçe peş peşe isyan dalgaları patlıyor.
Avrupa korku içinde: Böyle devam edemez diye düşünüyor insanlar.
Peki, çare yok mu? Var!
Çare sanayi sektörüne dönüş… Yani Avrupa’da sanayinin canlandırılması… Ekonomik büyüme ve istihdam başka nasıl sağlanabilir ki?
***
AB Komisyonu bu dönüşe ilişkin bir rapor hazırlamış bulunuyor. (*)
Raporun adı: Avrupa Sanayinin Yeniden Doğuşu…
Yeniden doğuş deniyor ama yeni bir şey yok. Olacak olan şu: Reel ekonomi yeniden bankaların önüne geçecek.
Şöyle de diyebiliriz: Finansallaşmanın yerini yeniden sanayileşme alacak.
İyi de bu nasıl olacak?
***
Eskiden olduğu gibi sanayi teşvik edilecek. Ucuz krediyle, ucuz enerjiyle, vergi politikalarıyla… Sanayi üretiminin azalmasına yol açan ne gibi uygulamalar varsa, onlardan vazgeçilecek.
Olur mu? Olmak zorunda. Çünkü Avrupa ortalaması yüzde 12’yi bulan işsizlik ancak sanayi üretiminin artışıyla azalabilir.
Sanayinin teşviki kulağa hoş gelmiyormuş, teşvik popülist bir uygulamaymış, piyasalar ihaneti cezalandırırmış…
***
Avrupa’nın bu lafları dinleyecek hali kalmamış olmalı ki, Brüksel, AB devlet ve hükümet başkanlarının sanayi politikalarını görüşmeleri için bir zirve toplantısı planlamış. Toplantı, Ukrayna krizi patlayınca ertelenmiş.
Ne ki, liderlerin ilk fırsatta AB Komisyonu’nun “Avrupa Sanayinin Yeniden Doğuşu” raporunu ele alacakları bildiriliyor.
Komisyonun sanayiden sorumlu İtalyan üyesi Antonio Tajani’nin görüşü şöyle:
“Hizmetler sektörüne, bankalara karşı değilim ama büyüme ve istihdam yaratarak Avrupalılara yardım etmek gerekiyorsa küçük ve orta ölçekteki işletmeler de dahil olmak üzere sanayi sektörünü büyütmek zorundayız. Yoksa bu yükün altından kalkamayız.”
***
Avrupa Parlamentosu milletvekili Alman muhafazakar politikacı Herbert Reul de AB ülkelerini sanayi sektörünü ihmal etmekle suçlarken şöyle konuşuyor:
“Bazı Avrupa ülkeleri sanayisizlikte karar kıldı. Örneğin İngiltere hizmetler ve finans sektörleriyle geleceği yönetebileceğine inandı. Ancak hata yaptığını şimdi anladı.”
Reul, ülkesi Almanya’nın da sanayinin yükünü azaltayım derken enerji maliyetini artırarak kendi kurduğu tuzağa düştüğünü öne sürdü.
***
Neo-liberalizmin başlangıcı Thatcher’ın İngiltere’de başbakan, Reagan’ın ABD’de başkan olduğu döneme denk gelir.
Aradan yaklaşık 35 yıl geçmiş.
Şimdi Avrupa yeniden sanayileşme diyor.
Neoliberalizmin sonuna mı geldik?
(*) DW/Avrupa’da Sanayileşme Hamlesi/ Bernd Riegert/Ahmet Günaltay
Mısır’dan Türk akademisyenlere konferans vetosu
Ankara ile Kahire arasındaki gerginlik akademisyenlerin katılacağı konferansa da sıçradı. Türkiye’deki büyükelçisini geri çeken, Türkiye büyükelçisinin de ülkeyi terk etmesini isteyen Mısır yönetimi, Kahire’deki bir konferansa Katar’la birlikte Türk akademisyenlerin katılımını da veto etti.
Önümüzdeki hafta düzenlenecek konferansta 34 ülkeden katılacak akademisyenler “İslam Dininde Aşırılık” konusundaki görüşlerini açıklayacaklar.
Konferansı düzenleyen Mısır Vakıflar Bakanı Muhammed Jumaa “Türkiye ve Katar halklarıyla bir sorunumuz yok. Sorun, Türkiye ve Katar hükümetlerinin izledikleri politikalarda” dedi.