BBC’nin Ortadoğu Uzmanı Gerald Butt, yukarıdaki soruyu şöyle soruyor: ‘Arap Baharı’ neden demokrasi getirmedi?
Tabii Arap ülkeleri ve demokrasi deyince bir zıtlıktan söz ediliyormuş gibi geliyor insana. Yan yana gelemezmiş, birlikte olamazmış gibi…
Uzman Butt da bunu araştırıyor: Arap dünyasının neyi eksik ki, bu ülkelerde demokrasi içselleştirilemiyor?
Gerald Butt, bu sorunun yanıtlarını düşünürken Arap ülkelerinde ezberci eğitim sisteminin yerine “sorgulamayı öğreten” sisteme geçilmesinin gereği üzerinde duruyor:
“Ezberciliğin yerine sorgulama ve analiz yapmayı öğretecek bir eğitim sistemi için reformlara açık rasyonel bir kamusal tartışma başlatılmalıdır.
Arap uydu kanallarında yapılan siyasi tartışmalar her zaman öfkeli atışmalarla sonuçlanıyor. Anlaşmazlığa düşülebileceği konusunda anlaşmak ve karşıtınızın öne sürdüğü noktalardan bazılarının haklılığını teslim etmek demokrasinin temel taşlarıdır. (…)
Arap Ortadoğu’sundaki seçimler, birbiriyle rekabet halinde olan siyasi vizyonlar arasında bir yarışa dönüştüğü zaman anlamlı olabilir.”
İngiliz uzman teşhisi koymuş koymasına ama ona da Arap dünyasını yüzyıllar boyunca karanlığa sürükleyenlerin kimler olduğunu sormak gerekir…
Fransız “cihatçı” bumerang oldu
Brüksel saldırganı Fransız vatandaşı çıktı: Adı Mehdi Nemmouche, yaşı 29…
Suriye asıllı Mehdi’nin, geçen hafta Brüksel’de Yahudi Müzesi’ne düzenlediği silahlı saldırı ikisi Yahudi 3 kişinin ölümüyle sonuçlanmıştı.
Saldırgan, Marsilya’da gümrük kapısında rastlantıyla yakalandı; üzerinde olayda kullandığı silahlar da vardı.
Mehdi şu anda Fransız istihbaratının elinde, terör örgütü üyeliği ve bu örgütle bağlantılı olarak cinayet işlemekten sorgulanıyor.
Ama öyle görünüyor ki, istihbaratın Mehdi hakkında bilmediği hiçbir şey yok:
2012 yılında Londra, Beyrut ve İstanbul üzerinden Suriye’ye gittiği, bir ara Malezya’ya gidip geldiği, Esad’a karşı Irak ve Şam İslam Devleti IŞİD terör örgütü saflarında iç savaşa katıldığı gibi önemli tüm bilgiler kayıt altına alınmış. Sorunlu bir aileden geliyormuş, üç aylıkken bakım yurduna bırakılmış, Suriye’ye gitmeden önce soygun ve araba hırsızlığından 2 yıl cezaevinde yatmış vesaire…
Anlaşılan o ki, Fransız istihbaratı terörist Mehdi’nin “cemaziyelevvelini” biliyor.
Olasıdır ki, Suriye’ye savaşmaya gitmesi için destek de veriyor.
Ama… Bumerang olacağını bilemiyor.
Suriye’de seçim sonrası…
Batılılar, Beşşar Esad’ı Suriye Devlet Başkanı olarak tanımayacaklar. Ve büyük olasılıkla terörist örgütlerin üzerinden, Körfez ülkelerini de yanlarına alarak Esad’ı devirme operasyonlarını sürdürecekler.
ABD Başkanı Barack Obama bu amaçla Kongre’den 5 milyar dolarlık “terörle mücadele ödeneği” istediğini açıklamıştı West Point’teki mezuniyet töreninde.
Dikkat! Terörle mücadele için terörü desteklemek… Hem de 5 milyar dolarlık ödenekle…
Somut örnek Libya… Batılıların dış politikası kafa karıştırıcı, mide bulandırıcı…
Suriye’yi de Libya’ya benzetmeye çalışıyorlar, hiç kuşku yok!
Ancak Esad ulusal diyalog başlatıp, yeni anayasa tasarısını gündeme getirerek referanduma ve parlamento seçimlerine yol açarsa, Batı’nın planları çöpe gidebilir.
Yoksa çatışmaların sürmesi kaçınılmaz.
Çünkü ABD ve müttefiklerinin tüm hazırlığı silahlı mücadele üzerine…