Yargı konusundaki tartışmalarda ve yargının sujeleriyle ilgili dile getirilen sorunlar arasında belki yargının içinde bulunduğu durum nedeniyle önemsiz gibi görünen, belki de geçici bir süreç olması nedeniyle üzerinde durulmayan, konunun muhataplarının dahi ilgisini çekmeyen stajyer avukatların durumu ve sorunları bir stajyer avukatın gözünden bu yazıda ele alınmaya çalışılacaktır.
Öncelikle, ülkemizde sayısı hızla artan hukuk fakültelerinin, neredeyse adını doğru yazabilenin hukuk lisans öğrenimi görmeye hak kazanmaya yol açması nedeniyle, ayrıca bu fakültelerin birçoğunda öğretim kadrosunun yetersiz olmasının da önemli etkisiyle, niceliği hızla artan ancak niteliği aynı hızla azalan hukukçu kadrosunun oluşmasına sebep olduğu, özellikle avukatlık mesleğinin, dolayısıyla (burjuva hukuk sisteminin iddiası kadarıyla) adaletin sağlanmasında başta gelen sorunlardan biri olduğunu vurgulamak gerekir. Ancak başka bir incelemede ele alınabilecek kadar kapsamlı bu konuyu tespitten öteye götürmek de bu yazıda ele alınmaya çalışılacak stajyer avukatın sorunlarına yer bırakmayacaktır.
Yine, konuya henüz giriş yapmadan önce belirtmek gerekir ki, avukatlık ruhsatnamesine sahip olmak ülkemizde diğer birçok ülkeye kıyasla son derece kolaydır. Türkiye’de dört yıllık hukuk lisans öğrenimini tamamlayıp hiçbir sınava tabi olmadan, bir yıllık stajı tamamlamak avukatlık yapabilmek için yeterlidir. Buna karşın, örneğin İtalya’da üç yazılı bir sözlü sınav olmak üzere toplam dört basamaklı avukatlık sınavı bulunmaktadır. Benzer şekilde Azerbaycan’da yazılı ve sözlü olmak üzere iki sınav bulunmaktadır. Yine ABD’de eyaletlere göre farklılık göstermekle birlikte avukatlık sınavı bulunmaktadır. Ülkemizde avukatlık mesleğini yapabilmek için gerekli koşulların nispeten kolay olması, adalet iddiasındaki hukuk sisteminin adalet dağıtmaktan uzaklaşmasını beraberinde getirmektedir. Ancak bu durum, stajyer avukatların sorunlarına meşruiyet sağlamamalıdır ya da bu sorunları önemsizleştirmemelidir. Unutulmamalıdır ki adalet dağıtamayan hukuk sisteminin birinci derece mağdurları hakları gasp edilen insanlar olduğu kadar niteliği düşük avukatlardır.
Staj sözcüğü eski Fransızca’da “durak, etap” anlamlarına gelen estage sözcüğünden, estage sözcüğü ise Latince’de “durmak” anlamına gelen “stat” sözcüğünden evrilmiştir. Stajın eski Fransızca’da bir anlamı daha vardır: “Manastırda çile süresi”.
Dört yıllık hukuk fakültesini bitirdikten sonra barolara yapılan başvurunun ardından başlayan avukatlık stajının ilk altı ayı mahkemeler, ikinci altı ayı avukat yanı olmak üzere toplam bir yıldır. Staj süresince Avukatlık Kanunu’nun tanımına göre “stajyer avukata yapılacak yardım” Türkiye Barolar Birliği tarafından verilen staj kredisidir. Bu kredinin miktarı 2018 yılında 600 TL’dir. Bunun yanında stajyer avukat Avukatlık Kanunu’na göre sürekli staj yapmaya engel bulunan işlerde çalışması da mümkün değildir. Sonuç olarak stajyer avukatın meslek örgütüne geri ödemek zorunda olduğu, niteliği TBB’nin tanımıyla “yardım” olan staj kredisinden başka herhangi bir geliri bulunmamaktadır.
Türkiye’de gelir düzeyinin düşüklüğü, gelir dağılımı adaletsizliği, eğitim politikaları, bilginin ve bilimin toplumdaki değeri gibi gerçeklikler herkesi olduğu gibi stajyer avukatı da etkilemektedir. Stajyer avukatlığın kendine özgü sorunları, ülkemizin gerçeklerinden bağımsız değildir. Ancak stajın “çile süresi” haline gelmesine yol açan mesleğe özgü nedenleri konunun tarafları arasında büyük oranda çözülebilecek niteliktedir.
Stajyer avukatın sorunları arasında kanımca ilk sırada gelen, yukarıda sözü edilen staj kredisinden başka geliri (daha doğrusu yardımı) olmayan stajyer avukatın mesleki yükümlülüklerine uygun davranması, bir avukat gibi giyinmesi ve hareket etmesinin kendisinden beklenmesi arasındaki çelişkidir. Hukuk fakültesinden henüz mezun olmuş kişileri avukatlık mesleğine bir yıl boyunca hazırlayan staj süresince kredi dışında bir gelirden yoksun kılmak, en genci 22 yaşında olan insanların ekonomik anlamda ailelerine bağımlı olmaya devam etmesini bir ön kabul olarak kabul etmektir. Şüphesiz ekonomik yükü sırtlama gücü olan bir aileye sahiplerse bu kabul ekonomik anlamda fazlaca sorun yaratmayacaktır Bu ise küçük bir azınlık için geçerli olacaktır. Ancak bu halde dahi staj sonrası bağımsız savunmayı temsil eden avukatı, ailelerine de olsa bağımlı kılmak stajın amacına ters düşmektedir. Büyük çoğunluk içinse stajın “çile süresi” olmasının başlıca nedeni hakim-savcı-avukattan oluşan yargının üç sacayağından birinin diğer ikisine göre eşitsiz ve sürdürülemez koşullarda mesleğe adım atma çabasıdır. Yazı tarihi itibariyle stajyer hakim maaşı yaklaşık beş bin liradır. Elbette avukatlık serbest meslektir ve devletten maaş ödenmesi mesleğin niteliğiyle bağdaşmaz. Ancak stajyer avukatlık serbest meslek faaliyeti değildir. Örneğin Almanya’da, Avusturya’da ve Bulgaristan’da stajyer avukat devletten maaş almaktadır.
Ekonomik sorunlar stajyer avukatın staj süresince yaşamını sürdürmesi için ihtiyaç duyduğu gelirden yoksun olmasıyla sınırlı değildir. Bunun yanında daha staja başlarken hukuki dayanağı tartışmalı olan ve Tekirdağ Barosu’na açılan bir davaya da konu olan “staj kaydiyesi” adı altında stajyer avukat adayından bazı boraların tahsil ettiği ödentiler, staj sonunda avukatlık ruhsatı almak için Adalet Bakanlığı’na ödenen ruhsat harcı, Türkiye Barolar Birliği’ne ödenen ruhsat ücreti, bağlı olunan baroya ödenen giriş keseneği gibi kalemler, stajyer avukata bir yıl boyunca ödenen staj kredisi toplamının yarısını aşmaktadır.
Stajyer avukatın ekonomik sorununun çözümü son derece kolaydır. Hakim stajyerine olduğu gibi stajyer avukata da aynı düzeyde maaş ödenmesi sorunu ortadan kaldıracaktır. Yargının üç kurucu unsurundan biri olan avukatın staj döneminde diğer unsurlara nazaran oldukça olumsuz şartlarda kendini geliştirmesi ve hukukçu kimliğiyle adaletin gerçekleşmesine yardımcı olması son derece zordur.
Stajyer avukatın ikinci temel sorunu, usta-çırak ilişkisi içinde ve karşılıklı saygı içinde geçmesi beklenen stajın 2. Altı ayındaki avukat yanı stajında, meslektaşları tarafından maruz bırakılan olumsuz davranışlardır. Bunların başında stajyer avukata verilen katiplik, sekreterlik, bulaşıkçılık, şoförlük gibi meslekle tamamen ilgisiz ve meslek onuruna aykırı işlere zorlanması gelmektedir. Söz konusu durum sistematik ve sürekli biçimde uygulandığından, stajyer avukat meslektaşları tarafından mobbinge maruz kalmaktadır. Stajyer avukatın avukat yanı stajı, kendisini mesleki anlamda geliştirme amacını taşımaktadır. Ancak ne yazık ki ülkemizde avukatların önemli bir kısmı genel sağlık sigortası TBB tarafından ödenen stajyer avukatı her türlü iş için neredeyse bedava işgücü olarak görmektedir. Usta çırak ilişkisi, büyük ölçüde patron köle ilişkisine dönmüş durumdadır. Bu bağlamda, avukat yanı stajı sırasında yalnızca meslekle ilgisi olmayan işler değil, aynı zamanda çeşitli davranışlar ve sözlerle de psikolojik tacize maruz kalan staj avukat sayısının az olmadığı istatistiki bir veriye dayanamamakla birlikte birebir görüşülen stajyer avukatlardan öğrenilmiş ve bazıları tarafımca da yaşanmıştır.
Yukarıda söz edilen ikinci temel sorun ne yazık ki ilki kadar kolaylıkla çözülemeyecek, ahlaki ve hukuki bir sorundur. Avukatlık Staj Yönetmeliği’nin avukatın yükümlülüğü başlığını taşıyan 17. Maddesine göre “…avukat, stajyeri Avukatlık Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen duruşmalara ve cezaevi görüşmelerine birlikte gitmek, mahkemeler ve idari makamlardaki işleri takip etmek, dava dosyalarını ve yazışmaları düzenlemek imkanını sağlayarak eğitir. Stajyere bu işler dışında bir iş yüklenemez.”
Bu sorunun çözümü için her şeyden önce avukat yanı stajı baro tarafından bu hususlar dikkate alınarak yeniden düzenlenebilir, yanlarına stajyer almak isteyen avukatlar için belli kriterler belirlenebilir, meslek etiğine aykırı psikolojik taciz içeren davranışlarda bulunan avukatlara yaptırımlar öngörülebilir, stajyer avukatlar bu konuda çeşitli yollarla bilgilendirilebilir ve baroların staj kurullarında psikolojik tacize maruz kalan stajyer avukatlara destek sağlanabilir.
Her iki temel sorunun hem en önemli hem de ortak çözüm önerisi ise, stajyer avukatların birlikte hareket ederek karar alıcıların ve kamuoyunun dikkatini çekecek biçimde bu sorunları dile getirmek ve taleplerin yerine getirilmesi için kararlılıkla mücadele etmektir.
Hukuk devletinde yargı, adaletin yerine getirilme iddiasının somutlaştığı kuvvettir. Yargının üç sacayağından avukatlık bağımsız savunmayı temsil etmesiyle tarihin her döneminde toplum için çok önemli işlevleri olmuş, tarihi öneme sahip bir meslek dalıdır. Bir toplumda avukatlar ne kadar iyi yetişir ve toplumda saygın halde olurlarsa, hak arama mücadelesinde ayrıca bir hak kaybına uğramayan, hakkaniyetli yargılanan bireylerin adalete erişimi de o derece güçlü olacaktır. Avukatlık mesleğinden önceki çok önemli ve son aşama olan staj süresindeki ciddi sorunların giderilmesi bu anlamda tarihi öneme sahiptir.
Stj. Av. Hakan KARABULUT
Ankara Barosu
av.hakankarabulut@gmail.com
Kaynaklar:
1-http://www.hukukmedeniyeti.org/haber/17765/dunya-ulkelerinde-hukuk-egitimi-ve-avukatlik-staji/ erişim tarihi 14.09.2018
2-http://www.nisanyansozluk.com/?k=stajyer&view=annotated erişim tarihi 14.09.2018
3-AYDIN Kaya, Yasemin (2009) DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE AVUKATLIK STAJI ve STAJYER AVUKATLARIN SORUNLARI, Hukuk Gündemi Dergisi 1, sy. 54 http://www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/hgdmakale/2009-1/11.pdf erişim tarihi 17.09.2018