Dünya’da Bilim Merkezleri 1830 yılında Boston’da kurulan Museum Of Science ile modern toplumun içerisinde yerini almaya başlamıştır. Müze özelliği taşıyan bu merkezde özellikle Amerikalı bilim insanlarının gerçekleştirmiş olduğu icatların birer imitasyonunu görmek mümkündü. Tabi ki esas günümüzde yorumlanan bilim merkezleri algısının temelini oluşturan “hands on” kavramı dünyadaki ilk bilim merkezi için henüz doğmamış bir kavramdı.
“Hands on” kavramı aslında 1888 yılında Avrupa’da ilk kurulan bilim merkezi olan Berlin Science Museum’da ilk etkilerini göstermeyi başlamıştı. Bu kavram, temel olarak gösterime sunulan icatların imitasyonlarında uygulamalı geliştirmeleri esas almaktadır. Bununla beraber merkeze gelen ziyaretçiler icatlara dokunabilir hale gelmiştir ve yaparak yaşayarak öğrenme kavramı deney düzenekleri ile hayatımıza dahil olmuştur.
Yaparak yaşayarak öğrenme ile yalnızca icatlar değil bilimsel prensiplerin de uygulamalı örnekleri geliştirilerek deney düzenekleri diye yeni bir bilim merkezi argümanı hayatımıza girmiştir. Tüm bu tarihsel gelişimin sonunda günümüzdeki formuna kavuşan bilim merkezleri informal eğitim kurumları olarak anılmaya başlamıştır.
Özellikle 1980’li yıllardan sonra kurulan bilim merkezlerine “teknoloji” kelimesi de eklenerek geleceğinde bilimini içine alması hedeflenen bir yapıya bürünen Bilim ve teknoloji merkezleri, çocukların ve gençlerin ilgisini bilime ve teknolojiye çekmek, bu alanda farkındalık yaratmak ve böylece çocukların ve gençlerin enerjilerini bu yönde kullanmalarını sağlamak amacı ile onların görme, işitme ve dokunma duyularına doğrudan hitap etmek sureti ile başarılı bir eğitim yönteminin uygulandığı kurumlardır.
Bilim Merkezi Çeşitleri
Bilim Merkezleri içeriklerine göre 3 grupta sınıflandırılır:
- Kapsamlı Bilim Merkezleri: Farklı alanlara yönelik birçok deney düzeneği içeren merkezlerdir.
- Uzman Merkezler; Belirli bir konu alanına (astronomi, tıp, sanayi…) yönelik olarak hizmet eden merkezlerdir.
- Sınırlı Merkezler; az sayıda deney düzeneği ile hazırlanan merkezlerdir.
Bilim ve Teknoloji Merkezlerinin Kuruluş Amaçları
- Yeni yetişen genç nesle bilimi sevdirmek ve bilimi kolayca anlamalarını sağlamaya yönelik görsel ve deneysel sunumlar hazırlamak
- Eğitimin en alt kademesinden başlayarak toplumun her katmanında bilimsel yaklaşım ve araştırma yaratıcılık ve analiz yeteneğini özendirmek üzere faaliyetlerde bulunmak,
- Toplumda bilimsel farkındalık düzeyini arttırmak ve toplumun bilimsel ve teknolojik konulara olan ilgisini yükseltmek, bilim ve teknolojinin gündelik yaşamda kullanım alanlarını göstermek,
- Kolay uygulanabilir ve anlaşılabilir deney ve gözlemlerle bilimi görselleştirmek,
- Öncelikle kent halkı ve öğrenciler için hizmet verecek olan kurumun giderek bölgesel bir özellik kazanarak çevre illere de hizmet vererek bir çeşit “Bilim Turizmi” oluşumunu sağlamak,
- Çocuklar ve toplum ile bilim adamları arasında tüm tarafların faydalanabildiği bir ara yüz oluşturur.
Türkiye’de 23 Nisan 1993 yılında Ankara’da kurulan Feza Gürsey Bilim Merkezi ülkemizin ilk merkezi olma özelliğini taşımaktadır. Günümüzde ülkemizde faal olarak 15’e yakın bilim merkezi yer almaktadır. Bunların yalnızca 4 tanesi kapsamlı bilim merkezleri tanımına uymaktadır.
2012 yılındaki Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun 26. Toplantısının ardından çıkan kararlar doğrultusunda, ülkemizdeki tüm büyükşehirlerde bilim merkezleri kurulmasına ve 2023 yılına kadar 81 ilde de bilim merkezlerinin kurulmasına karar verilmiştir. Hemen akabinde TÜBİTAK 4003 nolu proje kapsamında illerde kurulacak bilim merkezlerinin kurulumları için belediyelerin başvurabileceği bir fon oluşturulmuştur. Bu fon kapsamında başvuruşu kabul edilen belediyeler bilim merkezlerinim binalarının yapımlarından sorumlu olurken; eğitim süreçleri, tasarım ve deney düzeneklerinin alımlarından da TÜBİTAK sorumlu ilan edilmiştir.
2011 yılında ise TÜBİTAK 4003 nolu proje kapsamı daha oluşturulmadan tamamen belediye imkanları ile kurulan ilk bilim merkezi olan Bursa Bilim ve Teknoloji merkezi ülkemizdeki ilk kapsamlı bilim merkezi olma özelliğini taşımaktadır. Bu merkezde 12.000 metrekare kapalı alanda 14 farklı disiplinde 270 deney düzeneği, 1 adet planetaryum, 2 adet gezici-geçici sergi alanı, 2 adet bilimsel atölye sınıfı ve 1 adet kafeterya alanı bulunmaktadır.
Deney düzenekleri, her birinde farklı bir bilimsel prensibi deneterek öğrenmeyi kolaylaştırıcı olarak kullanabileceğiniz ve bilim merkezlerinin ana arterlerini oluşturan düzeneklerdir.
Planetaryum, kubbe şeklinde bir ekran ve yatar koltuklardan oluşan özellikle astronomi alanında eğlenceli ve öğretici filmlerin gösterildiği sinema salonlarıdır.
Gezici geçici sergiler, bilim merkezlerinin halkın bakışında ara yüzlerinin sürekli değişmesine ve bir gelenin tekrar gelmesine sebep oluşturucu belirli bir temada oluşturulan deney düzenekleri topluluğudur.
Atölye sınıfları, bilim merkezlerinin yaparak yaşayarak öğrenmeyi belirli bir zaman periyodunda ders mantığında ancak tamamen uygulamalı gerçekleştirilmesini sağlayan bilimsel atölye çalışmalarının yapıldığı sınıflardır. Bu bilimsel atölye çalışmalarına örnek olarak gelen ziyaretçinin radyo frekanslarını öğrenirken kendi radyosunu yapıp evine götürmesi gösterilebilir.
Tüm bu yukarıda adı geçen çalışmalar alanında uzman pedagojik formasyonunu tamamlamış bilim iletişimcileri tarafından gerçekleştirilmektedir.
Kafeterya, diğer benzerlerinin aksine bilim merkezi içerisinde yer alan kafeteryalarda menüler çocuk bireylere uygun şekilde hazırlanmaktadır. Çocukların gelişimlerine zarar verecek hiçbir ürünün bulunmamasının yanı sıra sağlıklı yaşama özendirici ürünlerinde yer almasına özen gösterilen alanlardır.
Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi, tüm dünyada yer alan bilim merkezlerinin temel sorunu olan sürdürülebilirlik noktasına gerçekleştirdiği etkinlikler ile çözüm bulmanın en iyi örneklerinden biridir. Bilimi topluma indirme, genel hatlarıyla bilimsel çalışmaların zor olması ile ilgili topluma nüfuz eden algıyı kırma, bilimi sokağa indirme, bireylerin kendi merak olgularını açığa çıkarma ve kendilerini tanıma noktasında etkinlikler bilim merkezlerinin binalarında bulunan sabit alanlar kadar önem taşımaktadır. Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi açıldığı gün olan 25 Ocak 2014 yılından bu yana 7 bilim festivali, 4 gökyüzü gözlem festivali, 8 TÜBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları projesi, 1 TÜBİTAK 4005 Yenilikçi Eğitim Uygulamaları projesi, 8 Sömestr ve Yaz Kampları, 11 Hasip Sönmezalp Gökyüzü Gözlem etkinliği, 3 Bilimsel Geceleme etkinliği, 5 proje yarışması ve firmalara özel konseptte bilimsel etkinlikler gerçekleştirmiştir. Bu etkinliklerin en büyük özelliği toplumun sürekli olarak bilimsel faaliyetleri hatırlamasına sebebiyet vermektir. Her bir etkinliği teması ve uygulama yöntemleri farklılık göstermektir. Bu argümanda toplumun her merak seviyesine erişebilmeyi sağlamaktadır. Bilimsel etkinlikler, katılan bireylerin sürekliliği halinde gelişimlerinin ve hayata geçirdikleri projelerin kayıt altına alınması sağlamaktadır. Örnek olarak ; 2015 yılında gerçekleştirilen Bursa Bilim Şenliği Proje Yarışması finalistlerinden Sertan Helvacı Eventshere projesi ile etkinliğin devamında Microsoft’tan destek almış ve projesini hayata geçirmiştir. Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bu da bilimsel etkinliklerin toplumun gelişimine ve merak seviyesini her daim standardın üzerinde tutma noktası çok iyi bir katalizör olduğunu göstermektedir.
2017 yılında Bursa Bilim Şenliği kapsamında gerçekleştirilen bir dünya rekoru da bilimsel etkinliklerin toplum üzerindeki farklı bir etkisini ortaya koymaktadır. “Largest Practical Science Lesson” kategorisinde, 42 dakikada 3417 öğrenci ile aynı anda gerçekleştirilen iki kimya deneyi ile dünya rekoru Avustralya’dan Türkiye’ye geçmiş oldu. Böylece Türkiye ilk kez tarihinde bir bilimsel dünya rekorunun da sahibi olmuştur. Buradaki temel amaç ise ilham verici ve hayat boyu etkileyici bir bilimsel faaliyet gerçekleştirmektir.
Bilim Merkezleri, dünyada toplumda bilimi yayma noktasında bir kültür olarak yerini almıştır. Ülkemizde de yaklaşık olarak 10 yıla yakın süredir gelişime açık bir şekilde yaygınlaşmaktadır. Eğitimi destekleyici, merak olgusunu tetikleyen, öğrenmeyi ezberden yaparak yaşayarak uygulama biçimine dönüştüren ve proje geliştirme arzusunu destekleyici kurumlar olarak bilim merkezleri insanlık tarihi boyunca yalnızca format değiştirerek ancak özünü kaybetmeden faaliyetlerine devam edeceklerdir.
Konuray Aydıner
Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi
Proje Sorumlusu
konurayaydiner@gmail.com
1 Yorum