13 Mayıs 2014 tarihinde Manisa’nın Soma ilçesindeki kömür madeninde yaşanan patlama 301 madencinin ölümüyle sonuçlanan maden faciası ülke tarihimizdeki en kanlı maden faciası olarak kayıtlara geçmişti. Faciada yaşamını yitiren madencilerin yakınlarının acıları patlamanın üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen hala çok taze.
Soma’da 301 madencinin göz göre göre ölüme sürüklenmesinin ardından yapılan yargılamalar uzun yıllar sürerek geçtiğimiz yıl Nisan ayında sona ermişti. Yargıtay 12. Ceza Dairesi, Soma’da 301 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasına ilişkin davada, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin bilinçli taksirle ölüme sebebiyetten verdiği kararı onamıştı.
Acılı ailelerinin patlamanın ardından yapılan yargılamaya itirazları sürüyor. Yüksek yargıya müdahale edildiğini düşünen aileler bu hukuksuzluğa karşı mücadele etmeye devam ediyorlar.
İlk Yargılama Sonunda Yargıtay 12. Ceza Dairesi Olası Kastla Adam Öldürme Suçundan Ceza Vermişti
Facianın ana sorumlularından olan Eynez ocağının sahibi Can Gürkan hakkında Akhisar Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, mahkemenin 11/07/2018 tarihindeki kararıyla TCK’nın 85/2, (Taksirle Öldürme) maddesi uyarınca 15 yıl hapis cezası ve 3 yıl süreyle ruhsat sahibi ve rödevansçı olarak maden işletme icrasından yasaklanmasına karar verilmişti.
İlgili kararın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda istinaf isteminin, düzeltilerek esastan reddine karar verildiği, bu kararında taraflar ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Dairesince 2020 yılında sanık Can Gürkan’ın eyleminin olası kast ile adam öldürme ve yaralama suçunu oluşturduğu gerekçesiyle hükmün oybirliğiyle bozulmasına karar verilmişti.
İlk Karara Yapılan İtiraz Sonrası İkinci Kararda Bilinçli Taksirle Adam Öldürme Suçundan Ceza Verildi
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin bozma ilamı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 08.01.2021 tarihinde sanık Can Gürkan hakkında belirlenen suç vasfına yönelik olarak itiraz edilmişti. Bunun üzerine ilgili daire görüş değiştirip sanık Can Gürkan’ın eyleminin bilinçli taksir ile adam öldürme ve yaralama suçunu oluşturduğu kanaatine ulaşılarak oy çokluğuna hükmün bozulmasına karar verilmişti.
İlgili kararın bozulmasının ardından ilk derece Mahkemesi olan Akhisar ağır Ceza Mahkemesi 16.06.2021 tarihli kararında sanığın sorumluluğunun bilinçli taksir düzeyinde olduğunun kabulü ile sanığın kusur derecesi ve meydana gelen zararın ağırlığı sebebiyle sanık hakkında bilinçli taksirle ölüme ve yaralamaya sebebiyet verme eylemi bakımından temel cezanın 15 yıl hapis cezası olarak en üst hadden belirlendiği, bilinçli taksir sebebiyle temel cezanın 1/3 oranında arttırılarak netice olarak 20 yıl hapis cezasına hükmedilmişti.
Katılan vekillerinin sanık hakkında olası kast hükümlerinin uygulanması gerektiğine ve verilen cezanın az olduğuna ilişkin temyiz itirazları Yargıtay 12. Ceza Dairesince reddedilerek hükmün isteme uygun olarak oy çokluğuyla onanmasına karar verilmişti.
İlk Karar Sonrası Yargıya Müdahale Edildi
İlk karar sonrası yüksek yargıda deprem etkisi yaratan görevden almalar başlamıştı. Tıp ki İlk derece Mahkemesi olan Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi başkanın başına gelenler şimdi de Yargıtay 12. Ceza Dairesi üyelerinin başına gelecekti.
Sanıkların 301 kez olası kastla öldürme ve 162 kez yaralama suçundan cezalandırılması gerektiğine yönelik karara imza atan Yargıtay 12. Ceza Dairesi üyelerinin yerine sanıkların bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan cezalandırılasına yönelik karar veren üyeler getirilmişti.
İlk karar sonrası Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 5 üyesinden 3’ü değiştirilmişti. 12. Ceza Dairesi’nin başkanı Ahmet Er ve üye hakim Nadir Güngündeş dairedeki görevlerine devam etmesine karşın diğer 3 üyenin yerine eski Adalet Bakanı ve Müsteşarı Kenan İpek, eski Hakim ve Savcılar Kurulu (HSK) Genel Sekreteri Fuzuli Aydoğdu ve eski Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Mustafa Yapıcı getirilmişti.
Acılı Ailelerin Karara İtirazları Sürüyor
Facianın üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen ailelerin yakınlarını kaybetmeleri nedeniyle acıları halen sürüyor. Bunun yanı sıra yapılan yargılamalarda ailelerin acısına bir nebze ilaç olacak kararlar çıkmaması ise acılarını artırıyor.
Ülkedeki en büyük hukuk skandalı olarak tarihe geçen Soma Davası muktedirlerin yargılamaya yaptıkları müdahalelerin en bariz örneği olarak öne çıkıyor. Yargıya bu denli hukuka aykırı hafıza kazandıran yargıçların olması da hukuk camiası açısından kabul edilebilir değil elbette. Biz hukukçular olarak bu kararları tanımamız ve kabul etmemiz mümkün değildir.
Av. Can Atalay ve Av. Selçuk Kozağaçlı’nın Mücadeleleri Unutulmaz
Bizler acılı aileler için hukuk mücadelemize devam edeceğiz. Tıp ki sevgili meslek üstadlarımız Av. Can ATALAY ve Av. Selçuk KOZAĞAÇLI’nın yaptığı gibi. Somalı acılı ailelerin en büyük destekçisi ailelerin avukatlığını üstlenen bu ikili olmuştu. Hukuksuzca cezaevinde bulunan Can Atalay ve Selçuk KOZAĞAÇLI Soma Davasının simge isimlerindendi.
İktidar sahipleri onların mücadeleleriyle başa çıkamamıştı ki çareyi ancak her ikisini de haksız yere cezaevine göndermekle buldu. Selçuk Kozağaçlı 2017 Can Atalay ise 2022 yılından bu yana cezaevinde.
Bizler Can abi ve Selçuk abinin kaldığı yerden mücadele ederek bu faciayı unutturmayacağız. Sorumluların yargı önünde hesap vermesi için var gücümüzle çaba sarf edeceğiz. Ta ki adalet yerini buluncaya kadar.