12 Eylül 1980 Sonrasında Türkiye'de Siyasal Yaşam
Connect with us

Makale Analiz

12 Eylül 1980 Sonrasında Türkiye’de Siyasal Yaşam

Yayınlandı

on

12 Eylül 1980 sonrasında Türkiye’nin siyasal yaşamında tam anlamıyla bir normalleşmenin yaşanması uzun yıllar adlı. Şeklen de olsa siyasi hayatın normalleşmesi ise 6 Kasım 1983 tarihli Genel Seçimler ile mümkün olabildi. 6 Kasım 1983’e kadar Türkiye, Milli Güvenlik Konseyi adı altında oluşturulan “askeri hükümet” tarafından yönetilmiştir. Milli Güvenlik Konseyi, kuvvetler ayrılığı ilkesinin aksine, yasama ve yürütme yetkilerini tek bir elde, kendisinde toplamıştır. Milli Güvelik Konseyi’nin başkanı olan Orgeneral Kenen Evren dışındaki konsey üyeleri ise Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı olmuştur. Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri de, devlet başkanı sıfatıyla, yine Genel Kurmay Başkanı olan Orgeneral Kenan Evren tarafından üstlenilmiştir.

Milli Güvenlik Konseyi oldukça geniş yetkilerle donatılmıştır. Öyle ki Konsey tarafından çıkarılan her türlü bildiri, karar ve yasanın Anayasaya aykırı olduğunu öne sürmek yasaklanmıştır. Ayrıca Anayasa’ya aykırı olmaları durumunda söz konusu bildiri, karar ve yasaların Anayasa değişikliği ile yürürlüğe girmeleri kararlaştırılmıştır. Böylece genel hukuk teamüllerine aykırı olarak, bu dönemde hiyerarşik yapılanmada bildiri, karar ve yasa, Anayasa’nın üzerinde konumlandırılmıştır.

Milli Güvenlik Konseyi tarafından 6 Kasım 1983’e kadar yönetilen Türkiye’de dönemin önemli bir yapılanması da Danışma Meclisi olmuştur. 12 Eylül 1980 tarihine kadar hiçbir siyasal oluşumun ve partinin içerisinde yer almamış 160 kişiden oluşturulan Danışma Meclisi’nin de katılımıyla bir Kurucu Meclis oluşturulmuş ve bu meclis yasama faaliyetlerini yürütmüştür. Kurucu Meclis’in bir diğer önemli görevi ise yeni bir Anayasa hazırlamak olmuştur.

Kurucu Meclis tarafından hazırlanan ve halen yürürlükte olan 1982 Anayasası, 10 Ekim 1982 tarihinde kabul edilmiş, Resmi Gazetede yayınlanmış ve 7 Kasım 1982 tarihli referandum sonucu resmen yürürlüğe girmiştir. Katılımın Türkiye ortalamasının çok üzerine çıkıp, %92 seviyelerine ulaştığı söz konusu referandum sonucunda 1982 Anayasası, oylamaya katılanların %91,37’sinin “Evet” oyuyla yürürlüğe girmiştir.[1] Türkiye’den tek farklı ses Bingöl ilinden gelmiş ve oylamaya katılan Bingöl halkı %90 oranında “Hayır” oyuyla tüm Türkiye’nin dikkatini kendi üzerine çekmiştir.

Yeni bir Anayasa çerçevesinde siyasal yaşamın yeniden şekillenmeye başladığı dönemin Türkiye’sinde yeni başrol sahipleri, yavaş yavaş siyasi aktörler olmaya başlamıştır. Fakat söz konusu dönemde halen Milli Güvenlik Konseyi’nin egemenliği söz konusudur. Şöyle ki Türkiye siyasetinde rol almak, Milli Güvenlik Konseyi’nin kontrolü ve onayı ile mümkün olabilmiştir. Genel Seçimlerin 1983 yılında yapılmasına karar veren Milli Güvenlik Konseyi, ‘sınırlı çok partili” yaşama geçme adına veto ve baraj sistemi mekanizmasını kullanmıştır.[2]

6 Kasım 1983 seçimleri öncesinde, bu şartlarda, kurulabilen partiler Milliyetçi Demokrasi Partisi, Halkçı Parti, Anavatan Partisi, Sosyal Demokrasi Partisi, Refah Partisi, Büyük Türkiye Partisi ve Doğru Yol Partisi olmuştur.


[1] Özbudun, Ergun, Türk Anayasa Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 2003

[2] Sarıbay, Ali Yaşar, Türkiye’de Demokrasi ve Politik Partiler, Alfa Yayınları, İstanbul

1988'de Adana'da doğdu. Uludağ Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler, Anadolu Üniversitesi'nde Medya ve İletişim öğrenimi gördü. 2011'de Olay TV'de dış haber editörü olarak gazeteciliğe başladı. 2014'te Al Jazeera Turk'e katıldı. Blog, makale ve haber dallarında 6 ödülü bulunuyor. Politik Akademi'nin genel koordinatörlüğünü üstleniyor.

Devamını Oku
Reklam
2 Yorum

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Copyright © 2022 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır. İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.