Ukrayna ve Dünyayı Ele Geçirme Savaşı

Batı’nın algısı Suriye krizinden Ukrayna krizine kaydı şu son aylarda. En azından görünen öyle. Üç yılı aşkın süredir iç savaşın sürdüğü Suriye kendi haline bırakıldı. Uluslararası toplumlar gerek BM gerekse AB, Ukrayna Krizi gündemleriyle toplanıyor.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın 14 Nisan’da zaferini ilan ettiği konuşmasının üzerinden bir ay bile geçmedi. Ne demişti Esad, hafızamızı yoklayalım. Suriye lideri Esad, başkent Şam’da geleceğin karar vericileri üniversite öğrencilerine hitaben yaptığı konuşmasında, terörizme karşı savaş olarak nitelendirdiği mücadelede Suriye ordusunun üstünlüğü ele geçirdiğini söylemişti.
Esad’ın zafer konuşmasının ardından Suriye ordusundan zaferini perçinleyecek bir hamle gelmiş, Başkent Şam yakınlarındaki tarihi Malula kasabası muhaliflerin elinden Suriye ordusuna geçmişti.

Suriye Devlet başkanı Beşar Esad’ın 3 Haziran’da yapılacak devlet başkanlığı seçimlerine adaylığını açıklaması da yeni oluşacak Suriye’nin ayak sesleri. Esad rejimiyle muhalifler arasında gerçekleşen Humus anlaşmasıyla; muhalifler aylardır ellerinde tuttukları Humus’u başları önde terk etti. Muhaliflerin kalesi olarak bilinen Humus, Esad’a bağlı ordu birliklerinin kontrolüne geçti. Anlaşma çerçevesinde 2 bin 400 muhalif ve sivil otobüslerle Humus’tan tahliye edildi.
Suriye’de sonucu belli cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçları beklene dursun Karadeniz havzasında soğuk savaş günlerini aratmayan sert rüzgarlar esiyor.

Ukrayna krizi konusunda anlaşamayan süper güç iki ülke Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya, askeri hamlelerle adeta birbirlerine güç gösterisi yapıyor.

Ukrayna krizi görünümünde arka planda dünyayı ele geçirme savaşı veriliyor. Amerikan ordusu NATO müttefiki ülkelerle askeri tatbikat yaparken Rusya ordusu 9 mayıs zafer günü kutlamalarındaki askeri geçit törenleriyle, Ukrayna sınırına konuşlandırdığı askerleriyle güç gösterisinde bulunuyor. Moskova Ukrayna’daki krizi gösterip hem topraklarını genişletmek hem de Karadeniz’de yetki alanını dahada genişletmek için Batıya karşı Ukrayna kartını oynuyor. Rusya kendisinin de içinde bulunduğu Brezilya, Hindistan, Çin, Güney Afrika’ dan oluşan BRICS ülkelerinden yeni bir dünya düzeni yaratmaya çalışıyor.

Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkeleri güç kaybetmeye başladı. Ekonomik krizden bir türlü belini doğrultamayan Avrupa ülkeleri ekonomik açıdan sıkışmış durumda. Avrupa Birliği ise kendine üye ülkelere faydasından çok zarar vermeye başladı.
Karadeniz havzasında bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji kaynağı var. Rusya eli sıkıştığında Amerikalı ve Avrupalı ülkelere rahatlıkla enerji kartını oynayabiliyor.

Yeniden Ukrayna krizine dönersek Karadeniz havzasında her şey Rusya’nın istediği gibi ilerliyor. Amerikan dışişleri bakanı John Kerry ABD’nin başkenti Washongton’da AB yüksek temsilcisi Catherine Ashton’la yaptığı basın toplantısında iç savaşın yaşandığı Suriye’de seçimleri destekleyen Rusya’nın Ukrayna’da 25 Mayıs’taki devlet başkanlığı seçimlerinin şiddetten dolayı yapılmaması gerektiği sözlerini anlayamadığını söylemişti. Kerry’nin bu sözleri düşündürüyor. Putin, Kırım’dan sonra ülkenin diğer kentlerinde referandum ile Rusya’ya bağlanmak için 11 Mayıs’ta Donetsk kentinde referandum kararı almış, Putin’de Rusya yanlısı ayrılıkçı gruplara referandumu erteleme çağrısında bulunmuştu. Putin bununla kalmayıp askerlerini de Ukrayna sınırından çektiklerini söylemişti.

Rusya yanlısı ayrılıkçılar ise Putin’in sözlerine aldırış etmeyip referandum hazırlıklarına başladı bile. Putin ılımlı konuşmasıyla sağ gösterip sol vurmak istiyor olabilir. Ukrayna’daki Rusya yanlısı ayrılıkçı grupların ülkenin doğusundaki kentlerde hükümet binalarını işgal eylemlerinde Rusya’nın desteği olduğu bir gerçek. Putin, referandumla Rusya’ya bağlanma kararı alacak Donetsk’in kendi isteğiyle Rusya’ya bağlandığını savunarak kendini temize çıkaracak.