Avrupa’yı etkisi altına almaya başlayan SSCB‘ye karşı ABD çeşitli politikalar geliştirmiş ve uygulamaya koymuştur. Bu politikalar arasında en dikkat çekenlerden bir tanesi de ABD Dışişleri Bakanı George Marshall‘ın ortaya koyduğu Marshall Planı‘dır. Bakan Marshall’ın temel amacı; Avrupa’nın iktisadi olarak güçlenmesi ve böylelikle refah seviyesinin artmasını sağlamaktı. Bu amaç gerçekleştirilir ve Avrupa’da güçlü bir ekonomik ağ oluşturulabilirse hem SSCB etkisi kırılacak hem de ABD için Avrupa pazarı kurulmuş olacaktı.
Görüldüğü üzere bu planın ilk aşamasında Türkiye‘ye yer yoktu. ABD, plan içerisine Türkiye‘yi dahil etmemiş ve Türkiye‘e yardım etmekten uzak durmuştur. Hatta Türkiye‘nin plana dahil olmak için girişimlerde bulunmasına da soğuk bakmıştır. Buna karşın Türkiye girişmlerde bulunmaya devam etmiş ve en nihayetinde plana dahil olmayı başarmıştır. Elbette ABD‘nin bir takım şartlarını kabul ederek: ABD, Türkiye’nin plana dahil olmasını tarımsal üretimini arttırması, krom madenlerini çıkartması ve gerekli ölçülerde özelleştirmeler yapması şartlarına bağlamıştır.
Bu şartlarda Türkiye, üzerine düşenleri yapmış; tarımsal üretimini arttırmış ve krom madenlerini çıkartmaya devam etmiştir. Özelleştirmeler ise bugünkü kadar büyük boyutlarda olmasa da yapılmaya başlanmıştır. Buna karşın 6.000.000.000 ABD Dolarını bulan Marshall yardımlarından Türkiye‘ye düşen pay, diğer Avrupa devletiyle kıyaslanamayacak kadar az olmuştur.
Türkiye‘nin de içinde bulunduğu yardım alan Avrupa devletleri yardımların verimli kullanılmasını sağlamak ve iktisadi anlamda Avrupa’nın güçlenmesini sağlamak için Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü‘nü kurmuşlardır.