Türkiye’de insanlar işsiz güçsüz ve belki de aç. Buna rağmen tüm bu sefalet medyada pek de yer bulamıyor. Medya tüm bunların üzerini örtüyor ve sunni gündem yaratıyor. İşsizliğin bunca yükseldiği bir dönemde tartıştığımız şeylere bir bakın.. Ciddi ciddi devlet adamları oturmuşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kısa adını tartışıyorlar. Yok efendim AKP miymiş, yoksa AK Parti miymiş? Allah aşkına, başka bir derdiniz mi kalmadı?
İşi o kadar abarttılar ki, her iki kısaltma da bir siyasal kimlik kazandı. AKP derseniz muhalif, AK Parti derseniz destekçi durumuna düşüyorsunuz. Böyle bir saçmalık olabilir mi?
Ben bugüne kadar AKP kısaltmasını kullandım, hatta öylesine fazla kullanmışım ki etiketler arasında “Türkiye”den sonra göze ilk o çarpıyor. Partinin Genel Başkanı, Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları sonrası AKP kısaltmasının yerine AK Parti kısaltmasını kullanmaya başlayacağım. Neden? Çünkü siyasal olsun ya da olmasın hemen her oluşumun kendini dilediği gibi adlandırma hakkı olduğuna inanıyorum. Bu hak Adalet ve Kalkınma Partisi’nin de hakkı, bu noktada kendisine AK Parti diyen bir oluşuma AKP demeyi anlamsız buluyorum. Sonuçta parti tüzüğünde partinin kısa adı olarak “AK Parti” geçiyor.
Umarım hemen herkes böyle düşünebilir de gündem böylesine gereksiz bir tartışmayı da kısa sürede aşmayı başarabilir. Ayrıca Recep Tayyip Erdoğan’ın da bunu böylesine büyütmesine bir anlam veremedim. Millet işsiz güçsüz, aç ve açıkta… Büyütülmesi gereken konu bu!