Soğuk Savaş sürecinde Türk-Amerikan ilişkilerini etkileyen olaylar arasında Eisenhower Doktrini de sayılmaktadır. ABD Başkanı General Eisenhower, halefi olduğu Truman’ın SSCB‘yi çevreleme politikasını Orta Doğu‘ya taşımıştır. Bunda Orta Doğu‘da yaşananlar, özellikle de Suveyş Krizi ve sonrasında yaşanan savaş da büyük ölçüde etkili olmuştur. Kanal’ı millileştiren Mısır‘a karşı İngiltere, Fransa ve İsrail‘in savaş açması sonrası bölgedeki Batı aleyhtarlığı oldukça artmış, SSCB de bunu kullanarak bölgedeki etkinliğini arttırmaya başlamıştır. ABD Başkanı Eisenhower ise bundan rahatsız olmuş ve bölge ülkelerinin sempatisini kazanmak ve bölgeyi SSCB etkisinden korumak için Kongre’den şu konularda yetki istemiştir:
- Bağımsızlığını korumak için ekonomik kalkınma çabası içine giren Orta Doğu ülkelerine ekonomik yardım yapmak.
- Bunlardan isteyen ülkere askeri yardım yapmak.
- Bu ülkelerin istemeleri şartıyla, milletlerarası komünizmin kontrolü altında bulunan bir ülkeden gelecek açık silahlı saldırılar karşısında, Amerikan silahlı kuvvetlerinin kullanılması.
Kongre ise 9 Ocak 1957 tarihinde söz konusu maddeleri içeren yetki belgesini yayınlamış, bu belge Eisenhower Doktrini’ni olarak literatürdeki yerini almıştır. Eisenhower Doktri‘ninin Orta Doğu ülkelerine ve Türkiye‘ye yönelik önemli etkileri olmuştur. Özellikle Türkiye için şu etkilerde bulunduğunu söyleyebiliriz:
- SSCB ve Orta Doğu‘da yer alan Arap devlerlerle Türkiye‘nin arası ciddi anlamda açıldı.
- ABD, Orta Doğu‘da yapacağı operasyonlara yönelik Türkiye‘den üs kullanım hakkı aldı.
- ABD‘nin Türkiye‘ye yönelik askeri ve ekonomik desteği daha da arttı.
- Türk Dış Politikası, en azından Orta Doğu ile ilgili olarak bağımsızlığını belli ölçülerde yitirdi.