Öyle anlaşılıyor ki, Batı’nın Suriye konusunda sürdürdüğü dezenformasyon savaşı akıl ve mantık sınırlarını zorluyor artık.
Dünyayı inandırmaya çalıştıkları görüntü şöyle: “Suriye halkı Esad’a karşı, rejimin yıkılmasını istiyor.”
Ama Çin ve Rusya, BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto haklarını kullanarak, askeri müdahaleye engel oluyorlar. Müdahale yapılamadığı için de Şam yönetiminin düzenlediği şiddet olaylarının önü bir türlü alınamıyor. Suriye’de her gün onlarca insan ölüyorsa, bunun sorumlusu Rusya ve Çin ikilisi.
Gerçekte öyle olmasa da kamuoyu oluşturmada, Batı’nın yürüttüğü dezenformasyon Çin’i telaşlandırdı. Pekin yönetimi, hiç zaman yitirmeden Suriye halkına 2 milyon dolarlık acil insani yardımda bulunmayı kararlaştırdı. Bunda, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Kahire’de yumurtalı saldırıya uğramasının etkisi de olabilirdi tabii. Bir grup kimliği belirsiz kişi, Arap Birliği Dışişleri Bakanları toplantısına katılan Lavrov’un aracına yumurta ve ayakkabı fırlatarak saldırıda bulunmuşlardı.
Saldırganların Suriyeli muhalifler olduğunu bildiriyordu haber ajansları. Acaba öyle miydi?
Her neyse, asıl amacın Rusya’yı baskı altına almak olduğu belliydi. Ne var ki Araplar Lavrov’u ikna edememişti. Ardından da saldırı gerçekleşmişti. Yani, her şey apaçık ortadaydı.
Zaten Katar Başbakanı Casım da “Suriye’ye asker gönderme zamanının geldiğini” ilan ederek Rusya’ya adeta meydan okuyordu: Sen istediğin kadar Esad’ı savun, onu korumaya çalış. Biz Arap ülkeleri olarak asker gönderme planlarımızı yapacağız, Suriye’yi işgal edeceğiz, yönetimi devireceğiz, rejimi değiştireceğiz… Katarlı Casım’ın demek istediği buydu. Ancak, Rusya Casım’ın sözlerini tabii ki ciddiye almayacaktı.
Sorun, yine de BM Güvenlik Konseyi’nde çözülecek gibi görünüyor. Çin’in acil insani yardım kararı, bir tutum değişikliğine gidebileceğinin işareti sayılabilir. Asıl önemli olan Rusya ile ABD arasında süren pazarlığın olumlu sonuçlanması.
Üzerinde tartışılan iki önemli nokta var: Birincisi, ABD’nin hazırladığı karar tasarısında, Suriye’deki muhalefet güçleri yeterince eleştirilmiyor. İkincisi, şiddeti önce hükümetin durdurması isteniyor.
Moskova, bu noktalara itiraz ediyor; hükümet kadar muhalefetin de eleştirilmesini, şiddetin de karşılıklı olarak aynı zamanda durdurulması gerektiğini savunuyor. Ne var ki Washington da bu noktalarda hiç ödün vermek istemiyor.
Ancak ödünsüz çözüm de görünmüyor. ABD, devlet başkanlığına yeniden seçilen Putin’in bundan böyle daha uzlaşmacı bir yaklaşım içine girebileceğini umuyor. Rusya ise, Suriye muhalefetini de kınayan, daha dengeli bir karar tasarısı konusunda umudunu koruyor.
Lavrov Arapları İkna Etti:
Araplar Lavrov’u ikna edemediler ama Lavrov onları son dakikada ikna etmeyi başardı. Arap Birliği ile Rusya 5 maddelik bir plan üzerinde anlaşmaya vardı. BM Güvenlik Konseyi’ne sunulacak plan, Suriye’de tarafların ateşkesi eşzamanlı sağlamalarını ve yine eşzamanlı şiddeti durdurmalarını öngörüyor. AA’nın haberine göre Arap Birliği kaynakları planın dengeli olduğunu savundu. Bu durumda Güvenlik Konseyi’nde Rusya’nın eli güçlenmiş olacak.
Kahire’deki Suriye muhalifleriyse, “Esad’a zaman kazandırıyorsunuz” diyerek tepki gösterdi Arap Birliği’ne. Tabii önemli olan Arap devletlerinin Rusya ile uzlaşması. Bakalım Washington’ın tavrı ne olacak? Suriye konusunda Araplarla birlikte hareket etti bugüne kadar ABD. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, anlaşmayı cebine koyup Kahire’den New York’a uçtu, zaman kaybetmeden. New York’ta kendisini bekleyen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’la görüşecek. Dezenformasyona devam mı, tamam mı, bu görüşmede belli olabilir.