Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti yaklaşırken Washington’dan “Suriye’de Esad sonrası yapıyı tartışmaya açmalıyız” önerisi geldi.
Demek oluyor ki, Obama yönetimi “Esad sonrasının” Amerika’nın ulusal güvenliği açısından çok önemli olduğunun şimdiden bilinmesini istiyor.
Suriye’de ABD ile müttefiklerinin beklediği gibi Esad sonrası diye bir dönem olacak mı, kestirmek zor. Şam yönetimi yara bere içinde kalsa da ayakta ve halkın desteğini almayı sürdürüyor.
Ancak olur ya, Esad tutunmayı başaramaz ve devrilir gider, işte o zaman “Esad sonrası” projesi önemli hale gelebilir.
***
Aslında Washington iki yıldır Esad’sız bir Suriye çağrısı yapıp duruyor.
Duruyor da, konu ciddi biçimde hiç tartışmaya açılmamıştı.
Ama şimdi tartışmanın açılmasını istiyor Obama yönetimi ve bunu da dolaylı olarak, ABD’nin eski Ankara büyükelçileri Morton Abramowitz ve Eric Edelman’ın önerisi olarak gündeme getiriyor.
***
Abramowitz ve Edelman’a göre, “Mevcut baskıcı rejimin yıkılması, İran ve Hizbullah gibi unsurları devre dışı bıraksa da, onun yerine İslamcı ve daha baskıcı bir gücün gelmesi, şiddet ortamının daha uzun süre devam edebileceği ya da ‘aciz’ bir devlet ortaya çıkabileceği” kaygısı yaratıyor.
Ve eski büyükelçiler, Esad sonrası dönemde Suriye’de istikrarlı bir devlet kurulması çabalarında ABD’nin Türkiye gibi önemli bir ortağa ihtiyacı olduğunu belirtiyorlar.
***
Washington’da “Partilerüstü Politikalar Merkezi” adlı düşünce kuruluşunda bu konuda bir çalışma yürütüldüğünü açıklıyor Abramowitz ve Edelman… Başkanlığını eski büyükelçilerin yaptığı uzmanlardan oluşan bir ekip ABD ile Türkiye’nin işbirliği olasılıklarını değerlendiriyorlar.
Edelman, “Suriye’de istikrarlı bir gelecek kurulması yönünde Washington ile Ankara’yı yakınlaştırmanın yollarını aradıklarını” söylüyor.
***
Peki, Washington’la Ankara arasında bir sorun mu var?
Evet var. ABD ile Türkiye’nin Suriye politikaları tam uyuşmuyor.
İki eski büyükelçi, “Türkiye’nin Suriye konusunda mezhepçi bir politika izlediğini savunuyor ve bunun ABD ile görüş ayrılığı oluşturan en önemli etkenlerden biri olduğuna dikkat çekiyor.”
***
Uzmanlardan oluşan ekip bu konuda bir de rapor hazırlamış.
Raporda, “Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin Suriye’de Sünni çoğunluğun idaresindeki bir hükümete destek verdiği, ama diğer azınlıkların hak ve temsil gücüne önem vermediği” ileri sürülüyor.
Rapordaki iddialar bu kadarla kalmıyor, mezhepçi politikanın Türkiye’nin tüm bölge ülkeleriyle ilişkilerinde etkili olduğu savunuluyor:
“Türkiye bir yandan demokrasi yanlısı tavır sergilerken, diğer yandan da bazı beklentileri olduğu yönünde inanışlar var. Müslüman Kardeşler’e çok yakın duruyorlar. Irak politikasında da çok etkililer.”
***
İyi de, o zaman Türkiye ve ABD aralarındaki görüş ayrılıklarını nasıl giderecekler ve birlikte bir yol haritası nasıl hazırlayabilecekler?
Abramowitz ve Edelman “Sonuca ulaşmak zor olacak ama görüş ayrılıklarının giderileceğine biz inanıyoruz” diyorlar.
Ve bir şey daha ekliyorlar:
“Ama bunun için özellikle Başkan Obama ile Başbakan Erdoğan’ın altındaki yetkililerin yoğun diplomasi yürütmesi gerekecek.”
İlginç… Dışişleri Bakanı ve Bakanlığı’na bir gönderme sanki…
***
Anlaşılıyor ki, Washington’da Obama-Erdoğan görüşmesine büyük hazırlık var.
Eski büyükelçiler devrede, rapor yazılıyor, yeni politikalar oluşturuluyor.
Ve Ankara’yı mayısın ortasında zorlu bir gündem bekliyor…