Gazete, dergi, radyo ve en nihayetinde televizyon gibi araçların bir bütününden oluşan klasik medya, dünden bugüne siyasi tarihin baş aktörleri arasındaki yerini korumuştur. Öyle ki birçok kişi ve ideoloji bu araçların yardımıyla iktidarı ele geçirmiş ve yine bu araçlar sayesinde uzun yıllar iktidarda kalmayı başarmışlardır.
Klasik medya araçlarını kullanarak iktidara emin adımlarla yürüyen isimlerin başında Adolf Hitler sayılabilir. I. Dünya Savaşı’nda klasik medya araçları ile yapılan propagandaların yıkıcı etkilerini gören Hitler, bu gücü Almanya’da iktidarı ele geçirmekte ve II. Dünya Savaşı sürecinde uluslararası propaganda yapmakta en aktif şekilde kullanmıştır. Öyle ki Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Partisi, Alman medyasının neredeyse tamamını, tirajlar göz önüne alınırsa toplamda %96’sını kendi emelleri doğrultusunda kullanmış, yönlendirmiştir.
Klasik medya araçlarını kullanan tek lider Adolf Hitler de değildir. Siyasi tarihe bakacak olursak, dünyanın dört bir tarafında klasik medya araçlarının iktidarın egemenliği ya da kısmi etkisi altında olduğunu görmek mümkün olacaktır.
Dördüncü kuvvet nitelemesinde bulunulan (klasik) medyanın aslında başlı başına bir kuvvet olmadığını ortaya koymak gerekmektedir. Tarafsızlık iddiasıyla ortaya çıkan klasik medya anlayışı, ne yazık ki çoğu zaman tarafsızlık idelinin yanına bile yaklaşamamıştır. Gazete, dergi, radyo ve televizyon yayıncılığının yüksek sermaye gereksinimi, klasik medya yayınlarının sermayedarların egemenliğine girmesini kaçınılmaz kılmıştır. Söz konusu sermayedarlar, çoğu zaman iktidardan etkilenmiş, gönüllü ya da zorunlu olarak iktidar propagandası yapmak durumunda kalmışlardır.
Mevcut klasik medya araçlarında bunca yüzyıl sonrasında bir değişim beklemek, en azından şimdilik hayalcilik olacaktır. Ne yazık ki klasik medya araçları daha uzun yıllar iktidarların temel propaganda ve meşruluk araçları olarak hayatlarını sürdürmeye devam edeceklerdir.
Fakat 21. yüzyılda, bilgisayar ve internetin gelişmesiyle birlikte yeni medya araçları doğmaya başlamıştır. Özellikle internet gazeteleri ve kişisel günlükler olarak tanımlayabileceğimiz bloglar, medya anlaşında önemli değişikliklere önayak olmuşlardır.
Yeni medya araçları, klasik medya araçlarının aksine hemen hemen hiçbir sermaye gereksinimi duymamakta ve bu oranda özgür ve iktidarlardan bağımsız yayınlar yapabilmektedir. Julian Assange imzalı Wikileaks bunun en güzel ve güncel örneğidir. Julian Assange önderdiğinde oluşturulan Wikileaks adlı internet haber sitesi dünden bugüne özgür ve bağımsız habercilik anlayışıyla birçok kez gündeme gelmiş ve hatta gündemi baştan sona değiştirmiştir. Yine dünyanın dört bir tarafındaki milyonlarca blog da yeni medya anlaşının bağımsızlığı ve özgürlüğü adına verilebilecek iyi bir örnektir.
İlerleyen zamanda Wikileaks benzeri ulusal ve uluslararası yeni medya araçları büyük bir hızla artmaya başlayacaktır. Blogların hızına ise bugün bile erişmek mümkün görünmemektedir.
Medya bunca yüzyıllık serüveninde belki de ilk defa iktidarlardan bu kadar bağımsız ve özgür olabilmiştir. Yeni medya araçları, sadece medyayı dönüştürmekle kalmamış medya ve iktidar ilişkilerini de ciddi anlamda değiştirmeye başlamıştır. Şüphesiz ki bu değişim öncelikle demokrasinin ve toplumların yararına olacaktır.