İran Kritik Dönemeçte, Gözler Türkiye’de
Connect with us

Makale Analiz

İran Kritik Dönemeçte, Gözler Türkiye’de

Yayınlandı

on

İran ile uluslararası toplum arasındaki ilişkiler, son dönemece giriyor. Buna köprüden önceki son çıkış da diyebiliriz.

Ya da son fırsat…

Soru şu: Tahran bu fırsatı değerlendirecek mi, yoksa sırtını mı dönecek?

Sorunsa, bilindiği gibi, nükleer program ve de uranyum zenginleştirme!

Gelişmeler, İran’ın bu süreci ciddiye aldığını gösteriyor.

x

Tahran yönetiminin ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya ile (5+1) görüşmelere yeniden başlama önerisini kabul etmesi, kabul ettiğini açıklaması, salt zaman kazanmaya yönelik taktik bir hamle olmasa gerek.

Çünkü gerçekten, -özellikle Rusya ve Çin’in uluslararası toplum saflarına kısmen de olsa katılmasının ardından- İran iyice köşeye sıkışmış durumda.

Yoksa Tahran yönetimi, önerinin sahibi Ankara’ya neden hemen “evet” desin ki?

Ve neden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Tahran ziyaretinin hemen arkasından Laricani gibi ismi Ankara’ya göndersin ki?

Birincisi: İade-i ziyaretin “hemen” gerçekleştirilmesi önemli.

İkincisi: Laricani ismi çok önemli.

x

Ali Laricani, saygın bir aileden gelen, Batı felsefesi doktorası yapmış, bilgisayar mühendisliği lisansına sahip seçkin bir isim.

2008 seçimlerinde en yüksek oyu alarak meclise giren ve İran Meclisi’ne Tahran dışından başkan olan ilk milletvekili.

Meclis Başkanı olmadan önce de Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliğine kadar yükselen, uluslararası toplumla nükleer görüşmeleri başarıyla yürüten, iyi yetişmiş bir diplomat.

Tahran yönetimince böyle bir ismin Ankara’ya gönderilmesi bile ilk aşamada barışçıl umutları artırmaya yetti.

Örneğin, Washington’da, Ali Laricani ismi İran’ın ciddiyeti konusunda pozitif bir işaret olarak kayda geçirildi.

X

Şimdi, bu aşamada, “İran’ın ciddiyeti”nden anlaşılan şudur:

Tahran yönetimi krizin daha fazla tırmanmasını istemiyor.

Neden? Çünkü Moskova ve Pekin, çark ettiler.

Tamam, yaptırımlara karşı çıkmayı sürdürüyorlar ama uranyum zenginleştirmede Tahran’ın arkasında durmadılar.

Davutoğlu’nun Tahran ziyareti, hemen ardından Laricani’nin Ankara’ya gelişi ve nükleer görüşmelere dönmeye sıcak baktıklarını açıklaması, Türkiye’nin arabuluculuğunu  ve önderliğini onaylaması…

İran’ın kendini yalnız hissetmeye başlamasıyla ortaya çıkan gelişmeler bunlar.

X

Evet, İran, Türkiye’ye sarılıyor adeta.

Ve Ankara’yla arasındaki “Radar sistemi” ve “Suriye” anlaşmazlıklarını da öteliyor, ötelemekte hiçbir sakınca görmüyor.

X

O zaman, şu soru ister istemez akla geliyor tabii:

Yoksa, Esad’ın da defteri dürüldü mü bu arada?

Petrol ambargosunda tartışmalar sürüyor

ABD’nin baskısına karşın İran’a petrol ambargosu tam olarak tutmadı.

AB yönetimi, en az altı aylık süreyi tartışıyor. Yani, hemen petrol ithalatını durdurmak diye bir şey yok AB ülkelerinde.

İran petrolünün yüzde 22’sini ithal eden Çin de, alternatif arayışları içine girmiş olsa da, ambargoya karşı çıkmayı sürdürüyor.

Japonya Başbakanı Noda, İran’dan petrol ithalatını azaltacaklarını açıklamıştı daha önce. Ne var ki, şimdi de “daha karar vermediklerini” söylüyor.

Hindistan ise İran petrolünü ithal etmeyi sürdüreceğini bildirirken, “ABD için kendi haklarımızdan vazgeçmeye bir neden göremiyoruz” diyor.

Aslında Tahran’ın hiç şansı yok değil; nükleer programında şeffaflığı sağladığı takdirde, ABD’yi zor durumda bırakarak, gidişatı tersine çevirebilir.

Devamını Oku
Reklam
Yorum Yapmak İçin Tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Copyright © 2022 Orbis Medya Bilgi ve İletişim Teknolojileri Ltd. Şti. Her hakkı saklıdır. Web sitemizdeki haber, makale ve içeriklerin her hakkı saklıdır. İçeriklerimizin izinsiz kullanımı halinde yasal işlem başlatılacaktır.