Gelişmekte olan ülkeler hakkında kaleme aldığım, Montesquieu’nun İklim Teorisi ve Azgelişmiş Ülkeler ve Yoksulluk Kısır Döngüsü başlıklı iki makalemi daha öncesinde yayınlamış ve çeşitli düşünürlerin azgelişmiş ülkeler hakkında ileri sürdükleri tezleri ortaya koymaya, haddimce eleştirmeye çalışmıştım. Bugün de ünlü İngiliz nüfus bilimci Thomas Robert Malthus‘un nüfus teorisinden yola çıkarak nüfus artışının azgelişmişlik üzerindeki etkileri üzerinde durmak istiyorum.
Thomas Robert Malthus, 1789 yılında kaleme aldığı Nüfus Artışı Hakkında Araştırma başlıklı çalışmasında özetle şu tezi savunmakta idi: Salgın, savaş benzeri normal dışı bir durum yok ise nüfus geometrik bir dizi biçiminde, yani 2, 4, 8, 16… şeklinde artmakta iken besin maddelerinin üretimi aritmetik bir dizi biçiminde, yani 1,2,3,4,5… şeklinde artmaktadır. Haliyle üretilen besin, zamanla artan nüfusa yetmemekte ve sonrasında açlığa, sefalete ve hatta ölümlere sebep olmakta, olabilmektedir.
Günümüz uluslararası sistemi Malhtus’un ortaya koyduğu teoriyi kısmen de olsa haklı çıkartmaktadır. Bakıldığı zaman gelişmiş ülkelerin yaşadıkları endüstrileşme süreci çok az bir nüfus artışı ile (En fazla %1) gerçekleşmiş iken, pek çoğu sefalet içerisinde olan azgelişmiş ülkelerin nüfus artış oranları nispeten çok daha yüksektir (%2-3 civarında). Bu olguyu dikkate alarak nüfus artış oranları ile gelişmişlik düzeyi arasında ters bir orantı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Nüfus artışının azgelişmişlik üzerinde önemli etkileri olduğunu kabul etmekle birlikte bu teorinin kimi ülkeler gelişirken, kimilerinin gelişememesinin nedenini tam olarak açıklayamadığını düşünmekteyim. Ayrıca, Malthus’un neredeyse iki yüz yıl önce ortaya attığı ve gününün tarımsal üretim kapasitesinden yola çıkarak kurduğu teorinin 21. yüzyılda ne kadar geçerli olabileceğini kafamda sorgulamaktayım. Ne de olsa hemen her alanda olduğu gibi tarım alanında da önemli atılımlar yapıldı ve tarımsal üretim öncelerinde hayal edilemeyecek ölçüde arttı.
Azgelişmişliği açıklamaya yönelik olarak ortaya atılmış bu üçüncü teori de gösteriyor ki “Nasıl oluyor da kimi devletler böylesine gelişme gösterirken diğerleri sadece yerinde sayıyor?” sorusuna verilecek tek bir cevap yok. Değerlendirdiğimiz her üç teorinin de kendi içinde tutarlılıkları, haklılık payları olsa da hiçbirisi tek başına sorumuzun cevabını vermeye yetmiyor. Azgelişmişliği çok boyutlu bir şekilde değerlendirmemiz gerekmekte, aksi halde ortaya koyduğumuz tezler eksik kalmaya mahkum olacaklardır.
Not: Bu maddenin oluşturulmasında Prof. Dr. İbrahim Canbolat’ın “Gelişmekte Olan Ülkeler ve Dış Politika” adlı kitabından yararlanılmıştır.
Pingback: Azgelişmişlik, Montesquieu’nun İklim Teorisi – Politik Akademi