İran İslam Devrimi’nin ortaya koyduğu ideolojiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Geride kalan bunca yılda hala İran’ın ihtiyaçlarını karşılayabiliyor mu?
Efendim, İran Devrimi ve ona bağlı ideoloji dünyayı derinden etkilemiştir. Belki 1900 yılların mıntıkada vuku aldığı en önemli olaylardandır. Sebebi Amerika’ya dayalı Şah Rejiminin çökmesi ve Burjuvazi Komprador üstünlüğünü bitirmesidir. Bu devrim dünyanin tüm entellektüel güçlerine ilham olup hatta İslami içeriğine rağmen komünist ve sosyalist hareketleri bile canlandirmistir. Bu konuda sol ve sag Türkiye gençligi de bu paralelde çok fazla yol katetmistir. (Detaya girmiyorum.)
Sorunun ikinci bölümüne gelirsek şayet şöyle ifade etmek isterim, tabi ki her hareket gibi insanlarin her sinif ve topluluktan istedikleri ve arzu edilenleri tahakuk alınmamıştır. Yani daha fazla istekler bu hareketten beklenirdi ki devrimin sonraki yıllarinda savaştan sonra olmamistir… Hmmm yeterli mi? Tabi ki değil zira insanın siristinde elbete ki mükemeliyetcilik var. İnsan her an daha iyisini ve daha ilerisini ister.
Özellikle son seçimlerden sonra İran’da oldukça ciddi gerginlikler yaşandı. Bu tepki sadece Mahmud Ahmedinejad’a yönelik bir muhalefet hareketi olarak mı algılanmalı, yoksa resmi ideolojiye yönelik bir başkaldırı mı?
İran’da son seçimlerden sonra acayip ve enteresan gelişmeler meydana geldi. Evvela İran anti-emperyalizm çizgisini iç ve dış siyasette daha belirgin etti ve daha önceki başbakan veya Cumhurbaşkanları bunu daha dirayetli ve dikkatle yapiyordular. Böylece İsrail başta geldigi şekilde daha sonra Amerika ve onun arkasından Avrupa ülkeleri İran’ı yanlızliğa ve halvete cekmeyi basardılar. İran dostsuz, güçsüz ve muhtaç görünüyordu. Balbuki bu İran’lıların tabiyatına aykırı idi ve böylece ekonomik olmayan ve milli içerik kazanan hükümete karşı hareketler basladı. Daha sonra bu baş kaldırı sınfı ve klişe isteklerden kurtulup ve rejimi de soru işareti altına götürdü. Bu arada devletin yanlış politikaları bu muhalifeti körükledi. Zira gazetecilerin tutuklanması veya gençlerin hapishanelerde öldürülmesi her kesimin ve hatta rejimin kendisini bile düşündürdü.
Milliyetçilik, liberalizm, demokrasi ve sol kavramları İran’ın resmi ideolojisinin neresinde? İran İslam devriminin ortaya koyduğu ideolojiyi bu çerçevede nasıl değerlendiriyorsunuz?
Milliyetçilik, demokrasi bu soruda asla konu olamaz. Zira İslam ideolojisinin en başta göze çarpan fenomeni ENTERNASIYONALIZM’dir. Bu milliyetciliğin tam tersidir. İslam’da ve onun ideolojisinde hiçbir zaman İranli kardeşler veya Türk kardeşler kavramına rastlayamazsınız. Belki ümmet veya halk veya Müslimler veya Müsülmanlar veya Müminler lafini sıl sık duyabilirsiniz. Bu belki İslam’ın ve bu ideolojinin en insani tarafıdır.
Demokrasiye gelince zati demokrasi hürriyet ve ferdi özgürlükler gibi konuları ele aldığımız vakit İslam’da çok, çok besit görünüyor. Demokrasi kavramı tabi ki insani bir ibdadır. Halbuki İslamda insan özgür olarak dünyaya gelir özgür olarak yaşar. Bunun engellnmemesi İslam tarihinde ve aynı zamanda Kuran’ı Kerim’de devamlı olarak tavsiye edilir.
Sol kavramı Türkiye’de değişik ve farklı anlamlarda kullanılmıştır. Lakin eğer kastettiğiniz sol emperyalizm veya kapitalizme karşı olmak ise bu İslam tarafından yüzde yüz olmazsa bile söz konusu olmuştur. Dahası İran’da çok çok fazla ve hatta abartışmış bir şekilde mevcuttur.
Böylece sanıyorum ki sorunun yanlış tarafı herkes tarafindan huveyda olmuştur.
İran’ın geniş bir etnik yelpazeye sahip olduğu göz önünde bulundurulursa milliyetçiliğin toplum ve devlet tarafından algılanışı nasıl? Örneğin ülkedeki Azeri milliyetçiliğinin İran’ın birliği için bir tehlike yarattığı düşünülüyor mu?
İran’ı dediğiniz gibi kültürel ve farklı yelpazelere sahip bir ülkedir ve tabii ki mozaik ve çeşitlilik kültürünün önem ve değerini göstermektedir. İran İmparatorluğu bundan bin yıllar once varmış ve şu andaki mustakil 41 ülke bu devletin toprağı sayılıyormuş. O zamandan beri bu gani kültür devamlı tekamüle sayan karanlik tarih sayfalarinda yoluna devam etmistir ve her zaman medh ve senaya şayan olmuştur. Azeriler İran’ın en gururlu, en zeki ve en hareket sahibi topluluğu sayılmaktalar. Bu topluluğun eliyle siyaset , ekonomi ve ictimai projeler can alıp, hayat kazanmıştır. Böylece İran’ın en faydalı kültürel mecmuası olmuşlardır.
İran’da Azerilerin baş kaldırmaları ne kadar bir Tahranlı için önemli ve faydalıysa onlar için de aynı anlamı ifade eder. Ayrılmak ve kendi kendine devlet kurmak ne Azerilerin işine yarar ne de faydalarına olur. Zira, İran onlara aittir. Halbuki devlet kurdukları zaman bu devlet daha küçük bir devlet olmaya mahkum olacaktır. İran Azerilerinin, Azerbaycana itisali mümkün değil. Ayrica Azeriler ırk ve kültürel olarak Türkiye Türklerinden çok farklılar. Türk milliyetciliği ve bazi zamanlar hatta TURANCILIK hiçbir zaman ve tarihin hiçbir burhesinde İran azerilerini içine almamıştır.
İran’da dinin ideolojik bir işlev yüklendiğini düşünüyor musunuz? Bunu nasıl değerlendirebiliriz?
Efendim yine de yanlış bir soru. Zira ideolojik bir rejim ve devletin işi ve gücü zaten ideolojidir. Bunu ister beğenir ister beğenmezsiniz ancak bu böyledir. Evet, 21. Yüzyılda tüm ideolojik rejimler yokluğa doğru adım atmıştır, fakat bu İslam’a ve bu ideolojiyi istisna almıştır. İslam bu dönemde en fazla ilerlemesini kaydetmiştir, kanaatimce . Efendim, nasıl degerlendiriyorsanız değerlendirin, bizim zaten İran’da tüm sorunlarımız veya mutluluklarımız bundan dolayıdır. Yani isterse baziları için hoş ve diğerleri için nahoş olsa bile.
NOT: Röportajın ikinci bölümünü okumak için bağlantının üzerine tıklayınız: www.politikakademi.org/2012/02/iranli-gazeteci-ata-eradla-iranin-dis-politikasi-ve-turkiye-ile-iliskileri-uzerine-konustuk