İnsanoğlunun ‘enerji’ kaynakları üzerindeki hâkimiyet savaşı, asırlarca devam edecek. Ama belki şu son asırda olup bitenler kadar hiçbiri bu denli çekişmeli olmayacak. Çatışmaların merkezi Ortadoğu ve çevresiyle Avrupa’nın doğusu ve Asya olmayı sürdürecek.
Son günlerde Suriye’de olup bitenleri, klasik bir Arap Baharı düzleminde ele almak mümkün değil. Tunus’la başlayan ve en son Suriye’yi alt üst eden ‘Arap Baharı’ modasının son tasarımları çok net bir şeyi bizlere gösteriyor: Bölgede taşların oturması için daha çok kan dökülecek!
Peki, bu kanın karşılığı ne olacak? Tabii ki petrol ve enerji nakil hatları. Öyleyse kim bunun galibi olacak? Büyük sürpriz olmazsa bölgenin altını üstüne getirmeye devam edenler…
***
Suriye’den devam edelim… Humus’ta 400’e yakın kişinin öldürüldüğü haberi dünyanın dört bir yanında şok etkisi yarattı. Ne var ki, dezenformasyonun (bilgi çarpıtma) gırla yürüdüğü uluslararası politikada ölü sayısının en fazla 60 olduğu bilgisine sahip olduk.
Bu saldırı ve dezenformasyonun tam da Birleşmiş Milletler’de Beşşar Esad yönetiminin kaderini belirleyecek nitelikteki oylamaya sadece birkaç saat kala olması, ister istemez insanın burnuna ‘pis’ kokuları sarıyor. Bir ülkenin zorda kalmış Devlet Başkanı, tutup da geleceğini etkileyecek tarihi önemdeki oylamaya çok az bir süre varken böylesi bir emri verecek kadar gözü dönmüş olabilir mi! Hiç zannetmiyorum. Köşeye sıkışan bir insan durduk yere neden kendi ayağına sıksın?
Mesela şunu da merak ediyorum… Nijerya’da bir günde yüzlerce insan katlediliyor. Bunlar ya Müslüman, ya da Hıristiyan olabiliyor… O halde, Suriye için esip gürleyenler Nijerya için neden sessiz kalıyor? Çünkü algıda ve çıkarda seçicilik bu noktada onlar açısından Nijerya’yı kapsamıyor. Dikkatinizi çekerim; Nijerya da petrol konusunda çok stratejik noktada olan bir ülke. Herhalde burada isteyen istediği atı oynatabiliyor. Petrol ticaretini çok büyük oranda etkileyecek bir durumu elbirliğiyle yaratmıyorlar anlaşılan…
***
Tekrar Suriye’ye dönelim… ABD Başkanı Barack Obama’nın dün ‘Askeri müdahale olmadan iş çözülür’ mesajı çok önemliydi. Dakikalar sonra ABD’nin Şam Büyükelçiliği’nin kapatıp diplomatlarını çağırması ise bambaşka önemli bir olgu olarak karşımıza çıktı.
Peki, bundan sonra ne olur? Petrol ticareti ABD ve Avrupa için çok hayati bir mesele olduğu için Libya’da olduğu gibi paldır küldür askeri müdahale söz konusu olmaz. İşin içine İran-İsrail-ABD üçgeninde yaşanan restleşmeyi de kattığımızda özellikle bahardan itibaren bölgede at izinin it izine iyice karışacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yani, son birkaç günlük gelişmeler ışığında şunu çok rahatlıkla ifade edebiliriz ki bölgedeki belirsizlik katsayısı çok ciddi bir noktaya ulaşmış durumda. Ankara’nın da bütün belirsizlikleri hesap ederek her türlü kaos senaryosuna göre muhtemel rollerini gözden geçirmesi gerekir.
Hem de at izi it izine karışmak üzereyken…
Erdal Çatalkaya
Uluslararası İlişkiler Uzmanı, Gazeteci