Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Bağımsız Milletvekili Levent Tüzelin önergesine karşı verdiği yanıtta, Suriyeli sığınmacılar için harcanan miktarın belediyelerin ve diğer devlet idarelerinin yaptığı harcamalar dışında 533 milyon TL olduğunu açıkladı.
Bu işin görünen kısmı… Ya görünmeyen kısmına gelirsek! Suriyeli sığınmacıların birarada tutulamaması yüzünden yerel halka ızdırabı, hastanelerin yetersiz oluşu yüzünden öncelikli önemin Suriyeli sığınmacılara veren şefkatli idarecilerimizin seçimi, buna rağmen hoşnut olmayan bir kısım sığınmacı ve uluslararası bir yardım olduğu için harcanan paranın Birleşmiş Milletler tarafından karşılanıp karşılanamayacağı.
Bu soruların ışığında öncelikle Suriyeli sığınmacıların karakteristik geçmişine göz atmak gerekir. Suriye en derin Arap Milliyetçiliğinin yaşam sürdüğü ülkelerden biri, belki de birincisi. 1920 li yılların sonlarına doğru, o dönemin siyasetinin merkezi olan Avrupa’nın sömürgeci devletlerinden Fransaya bile sıkı bir Arap milliyetçiliği oynamışlardır. Hatta bu oyun başarılı bile olmuş ,Fransa o dönemde ki Avrupanın içindeki olaylar neticesinde hem İtalyanın Habeşistanı işgali hem de Almanyanın Ren Bölgesini silahsızlandırması hem de İngilterenin baskısı ile karşılaşmıştır. Zamanlamasını iyi kullanan yani burdan en karlı çıkan ise Arap Milliyetçileri olmuştur. Çünkü karşımızda sadece isyankar değil akıllı ve konjoktüre göre Milliyetçilik yapan Araplar vardır.
Beşar Esad’ı hafife almayınız. Esad basit bir Suriyeli değildir. Suriye’yi Irak ile kıyaslamak yanlış olur. Irak, İran ile Türkiye ile kötü ilişkiler güden bir sistemde idi. Irak komşuluk ilişkileri sıfıra yakın bir siyaset güden siyasetsiz bir ülke idi. Ama Esad ve eşinin kapalı çarşı turunu ne çabuk unuttuk!
Suriye olaylarının arkasında, o bölgenin karmaşık kalmasını isteyen birileri olabilir mi? Peki neden ? Emperyalist devletler için 2.Dünya Savaşından sonra petrol çok büyük öneme sahip oldu. Petrol enbüyük getiri olarak öne sürüldü. Ama 2000’li yıllardan sonra özellikle 2003’ten sonra yeni bir ekonomik kategori tabiri caizse petrolu geçti : Silah Ticareti.
Silah Ticareti konusunu ayrı bir gün ayrı bir yazıyla tarihçesi ile birlikte sizinle paylaşacağım.Bu yazımda vermek istediğim asıl nokta silah ticareti ile yukarıda gördüğünüz resimdeki “küçük çocuklar”ın ne işi olabilir? Suriye meselesi bir insanlık sorunudur. Ama maalesef ki altında yatan sorun para sorunudur. İktidar sorunudur, Baas sorunudur, tarihten gelen Arapların milliyetçilik sorunudur. Bu sorun Türkiye sorunudur, hem iç hem dış olaylarla…
Kendi içiniz de bu sığınmacılara sahip çıkamıyor ve yağmacı sıfatı kullanılmasına izin veriyorsanız bu Türkiyenin insanlık sorunudur,eğer resmi bir devlet görevlisi çıkıp ”X devletinin başkanı artık gitmesi lazım,gitmesi için elimizden geleni yapacağız” diyorsa bu bir dış sorundur,hukuksal olarak hatalı bir açıklamadır,bu bir suçtur.
Genelde devletlerin iç politikaları dış politikalarını şekillendirir. Ama bazı istisnai durumlarda (Örneğin 2.Dünya Savaşı Türkiyesi) dış politikanız iç politikayı şekillendirir. Bu zor ve yorucu bir durumdur. 2.Dünya Savaşı sonrası gibi CHP ağır eleştirilerle yerini DP ye bırakmıştır. Şu anki durumda da dış politika iç politikayı şekillendiriyormuş hissi medya ve gündem de yaratılmaya başlandı. Umarım tarihten ders alınır. Çünkü Tarih ders almak için vardır. Yoksa bir ikinci parti gelir ve şu anki özellikle üzerinde durulan sözde ”Türkiye’nin diplomatik istikrarı”nı bozabilir.
Burçkan Esen
Uluslararası İlişkiler Uzmanı